Ölüm bize ne söyler

Ölümden, ölüm sonrasından bahsetmeyenlerin çok, bahsedenlerin sayısının da az olduğu zamanları yaşıyoruz. Oysa ki ölümler hızlandı. Hele de toplu olanları. Pandemi bunun en ibretli delili değil midirNeden ölüm hatırlanmak istenmiyor Ölümü hatırlamak hayatı anlamlandıran bir eğitimin parçası. Geçim derdi, gündelik hayatın hızı ve yoğunluğu, cazibedar eğlenceler ölümü unutturuyor. Beri yanda baş döndürücü teknolojik ilerlemeler, insanoğluna daima daha fazla konfor sağlamak için yarışan sektörler, sistemler ölüme çare bulamıyor. Oysa kabir kapısı kapanmıyor. Ölüm öldürülemiyor. Çoğu insan belki de bunun farkında olduğu için, ahiretten bahsetmeyerek yok sayıyor. Adeta dünyayı ahiretsiz, ebedî kalacağı bir mekân gibi hissederek ve hissettirerek anlık aldığı lezzetleri kaçırmak istemiyor. Devekuşu misali, avcı her şekilde vuracak, ama kafasını kuma gömüyor. Devekuşu olmak istemeyenler ise işin hakikatini araştırmaya çalışıyor, çabalıyor. ÖLÜM KAYGISININ İLACI Batı dünyasında ölüm hakikati üzerine düşünenlerin sayısı az değil. Aslında bu yazının yazılmasına vesile olan da Batılı bir psikolog. Sosyal medyada kendisiyle yapılan sohbetin videosundan bir bölüm yayınlanmıştı. Tespitleri ilgi çekiciydi. Sizlerle paylaşmak istedim. Rollo May (1909-1994) iki dünya savaşını da yaşamış. Problemlerle dopdolu bir ailede büyümüş. Psikoloji ve ilahiyat eğitimi almış. Ölümüne kadar aktif olarak mesleği ile ilgili önemli çalışmalarda bulunmuş bir bilim insanı. Çalışmalarından bir kısmı kaygılar üzerine. Kaygı ve stresin bilinçli davranıldığında insanı olumlu yönde geliştirici ve kişiliğini değiştirici özellikte olduğunu belirtiyor. Kaygının anlamı üzerine bir kitabı da bulunuyor. Psikolog Rollo May sohbetinde şöyle diyor: "İnsan kişiliğinin olumlu değişimi, öleceğini bilmesinden kaynaklanıyor. Hayvan ya da bitkilerin bundan haberi yok. Öleceğimize dair bilgi bize normal kaygı veriyor. Ölüm bize diyor ki: 'Hayatta olduğun bu yılları en iyi şekilde geçir. Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Bunu hissetmekten kendimi alıkoyamadığımda kendimi yeni fikirlere veriyorum. Kitaplar yazıyorum.