Bediüzzaman'dan kadına dair

Bediüzzaman Hazretleri hayatı boyunca kadına bakmamıştır ama İslam'ın kadın konusundaki hükümlerini ilmi açıdan öylesine güzel ifade etmiştir ki, din düşmanlarını adeta kahrından çatlatmıştır!

Dilerseniz hayatından "ummandan katre" misali bir kesit sunalım:

İLMİN İZZETİ BAKTIRMIYOR!

Bediüzzaman hislerin galeyanda olduğu gençlik yıllarında "İlmin izzeti mani oluyor!" diyerek Van'da misafir olarak kaldığı Vali Ömer Paşanın konağında ya da İstanbul'un meşhur Kağıthane gezintilerinde cins-i latif ile ilgilenmemiştir. Bu konudaki hassasiyetine arkadaşları şahittir.

Hayatı boyunca evlenmemiştir de. Tüm bunlara rağmen ilk mahkumiyet cezasını kadınların tesettürü konusundaki ayetin yorumunu yaptığı Tesettür Risalesi yüzünden almıştır. 1935 Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde idamla yargılanıp, 11 ay hapis yatmıştır. Hayatının son yıllarına doğru bile kadın konusundaki fikirleri suçlanma sebeplerinden biri olabilmiştir. 1952'deki İstanbul Gençlik Rehberi Mahkeme Müdafaaları bu açıdan önemlidir.

OSMANLI AVRUPA'YA HAMİLE

20.asrın daha ilk yıllarından Osmanlıyı Avrupa'ya benzeyen günlerin beklediğini görmüştür. Kadın konusunda da aynı durum geçerlidir. Lemaat'te yer alan "Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli" başlıklı bölüm bu bakış açısını özetlenmesi açısından eşsizdir.

1908:

23 Temmuz 1908'de ilan edilen İkinci Meşrutiyetin ilk yılında İstanbul'dadır. "Her soruya cevap verilir soru sorulmaz" diyerek tüm ulemaya meydan okur. Mısır Ezher alimlerinden Şeyh Bahit Efendi'nin "Osmanlı hükümetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir" sorusuna "Osmanlı hükümeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükümeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyet'e hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak." (Emirdağ Lahikası, s. 345) şeklinde cevap verir. Şeyh Bahit de aynı düşüncededir. Ama görüşlerini bu kadar veciz ve beliğane bir tarzda ifade etmenin ancak Bediüzzaman'a has olduğunu ifade ederek hayranlıkla "Bu gençle münazara edilmez" (Tarihçe-i Hayat, s. 50) der.

1910-1911

Meşrutiyet sonrasında gittiği Şark'taki aşiretlerin sorularına verdiği cevaplardan oluşan Münazarat isimli eserinde de kadınla ilgili bölümler yer alır. İlk baskısı 1911'de yapılan eserde bugün bile gündemde olan İslam'da çok evlilik ve gayrimüslim kadınla evlenme hakkındaki hükümlerin yorumu yapılır.

1913-1918:

Birinci Dünya Savaşında Doğu Cephesinde alay komutanı olarak Ermeni ve Ruslara karşı çarpışırken, esir düştüğü Rusların elinden firar ederek 1918'de İstanbul'a ulaştığında Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın teklifiyle Dârülhikmeti'l-İslâmiyeye üye tayin edilir. Kendisine "Mahreç" payesi verilir. Bu, resmî ulemanın reisi olan "Başmüderrislik"ten sonraki ilmî rütbedir. Çamlıca'da Yusuf İzzettin Paşa Köşkü'nde kalan Bediüzzaman, Kur'ân'ın mucizeliğini çağın insanına göstermek için yazdıklarını neşretmeye başlar. Lemaat de bunlardan biridir.