"İnsanlar e-maillerinin başında, bir mesaj gelsin diye bekliyor. Çocuklar, gençler, oyun bağımlılıkları nedeniyle bilgisayar başından kalkamıyor, ana babalar, cep telefonlarını yastıklarının altına koyup uyuyor. Genç ergenler öfkelerini kontrol edemiyor, acılarına dayanamıyor, dikkatlerini yoğunlaştıramıyor. En basit ve sıradan, hatta dışarıdan gelen olağan duygusal etkilere akıl almaz öfke patlamalarıyla tepki gösteriyorlar "New York Times yazarlarından Judith Warner'ın içinde yaşadığı Amerikan toplumu için yaptığı bu değerlendirme artık küresel boyutlarda. Küresel kültür, evlilik kurumunu da haz ve tüketim üzerine inşa eder. Görsel medyanın aile üzerindeki etkileri ile ilgili onlarca araştırma mevcut. Kitaplar, makaleler, araştırma tezleri, seminerler, sempozyumlar... Sözgelimi cep telefonlarından bile izlenebilen televizyon dizilerinin toplum üzerindeki etkileri sıralamakla bitmeyecek kadar uzun: Aileyi oluşturan ahlâkî değerleri; sadakat, merhamet, hürmet, muhabbet gibi kavramları ortadan kaldırması, dayanışma yerine insanları yalnızlaştırması, iktisat ve kanaat-rıza yerine tüketim kültürünü yerleştirmesi, rekabet ve haset duygularını körüklemesi, sabırsızlık... Evet, haz ve tüketim kültürü üzerine yapılanmış ailede sabır kavramı da ortadan kalkmaktadır. Eşler arasında ya da ailenin diğer fertleriyle iletişim konusunda insanlar birbirlerine tahammül bile edememektedir. Böyle bir ortamda ahlâkî, insanî değerler kalır mı dersiniz CAZİBEDAR FİTNE Evde ekranların merkeze alınması, yemek yerken bile telefonun elden bırakılmaması, mahalle-komşuluk kültürünün zamanla yitirilmesi, çocukların arkadaşlarıyla oyun oynayacağı alanların azalması, sanal oyunlara yönelmesi gibi pek çok faktörün de etkisiyle aile adeta dijital hale gelmiş durumda. Evlenme yaşının giderek yükseldiği, boşanmaların arttığı, çocuk sayısının azaldığı, aile büyüklerinin unutulduğu, fertlerin aile mesuliyetini almaktan çekindiği, aile içi şiddet olaylarının cinnet boyutuna vardığı bir ortamda küresel kültür, her şeyi alınır satılır meta durumuna indirgemekte, "ben" duygusunu güçlendirerek