Dini kullanmayın, örnek olun!

Son zamanlarda piyasaya yine '28 Şubat'vari konu mankeni hocalar sürülüyor. Hayat tarzı olan dinimiz, tartışılan bir din haline getiriliyor. Yaşadığımız salgın da bizleri ders almaya, kendimize çeki düzen vermeye, şefkatli, merhametli olmaya, egoizmden kurtulmaya götürmüyor. Şeklî dindarların kötü örnekliği de ayrı bir dert. Camiler 'yaşlılar kampı' haline geldigetirildi. Cami merkezli, kıble merkezli bir hayat kaybedildi. Kendi kavramlarımızla düşünmenin yerini Batı aldı. Hangi düşünce, görüş, cemaat mensubu olursa olsun (yaşasak da yaşamasak da) dinimizi bilmemiz, öğrenmemiz, ölçü koyma yerine dinimizin ölçülerine uymamız şarttır. Sosyal medyanın esaretinden kurtulmamız da. Asıl mesele şurada: Kendimize, özümüze dönme. Zihin işgalinden kurtulma! Genel olarak bazı kavramları izaha çalışalım. İslâm nedir İslâm, Kur'an-ı Kerim'dir; ona bağlı olarak, Peygamberimizin sünnetidir. Kitab'ı ve Sünnet'i izah eden ilmi-fikri eserlerdir. İslâm'ın nasıl yaşanacağının en güzel ve mükemmel örneği (numune-i imtisal), Resulullah Efendimizdir. O izi süren Müslüman da girdiği yere şeklini veren adamdır. Girdiği yerin şeklini alan değil. Dinini bilmeyen, öğrenmeyen, iyi örnek bulamayanların paganizme, deizme, nihilizme, yönelmesi yüreklerdeki inançsızlığıdır. Fiziki (bedensel) rahatsızlık değil. Şifası, tedavisi de Kur'an-ı Kerim'dir. Sadece okunması değil, yaşanması, hayat veren kitap olduğudur. Ölünün arkasından okunan kitap değil, diri olanlar için, hayata dair düzenleme, hayat veren ilkelerprensipleri muhtevidir. (içerir) Birbirimizle uğraşmayı, güncel olayların peşinden gitmeyi bırakalım. "Elhamdülillah Müslümanım" demenin ne demek olduğunu öğrenelim. Dinimizin emirlerini, yasaklarını, sabitelerini, değişkenlerini, ortak değerimizin İslâm olduğunu bilelim. İslâm'a uymayan beyanlar ve tavırlar, kimden gelirse gelsin reddedelim. İmtihan dünyasında olduğumuzu unutmayalım. Dünya ahiret dengesini kuralım. Fâni dünyada olsak bile ebedî hayatın burada kazanıldığını, cehennemin veya cennetin işlediğimiz amellerle olduğunu, irademizi kullanmamızın bize bırakıldığını unutmayalım. "En hayırlı insan; dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir" hadisini bilelim. Ne kadar tuhaftır ki, insanlar, fevkaladelikler görmek istiyorlar. Gördüklerini o türlü ve o yönde 'algılamaya' yatkın bir ruh hali içinde bulunuyorlar. Allah Resulünün yaşadığı "model hayat" hiçbir sahteliğe izin vermeyecek kadar gerçek ve açık olarak ortadadır. Kur'an vahyinin ve onun uygulayıcısı Rasulullah'ın ilk neslin iç dünyasında inşa ettiği selim akla, bugünün Müslüman'ı her türlü imkana sahip olduğu halde muhtaçtır. Özgürlüğün Allah'a kulluk ile başladığını, Allah'a kul olmayanların hevâ ve heveslerinin, arzu ve isteklerinin kulu olduklarının farkında olmalılar. Peygamberimizin de "abdühü ve Resulühü (önce kul, sonra Resul) olduğu gerçeğini de. Müslüman tabiilik içinde yaşar. Olağanüstü aramaz. Ashabı, böyle