Rehber, azık, binek ve yolculuk

Rehberini bulan, azığını alan, bineğine binen yolcuyuz. Peki, rehberimiz kim, azığımız ne, kullanacağımız bineğimiz var mı Bu sorulara cevap vermeye çalışalım. Peygamberimiz bir gün Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'ın iki omzundan tutar ve ona nasihatta bulunur: 'dünyada sanki bir yabancı ya da yolcu gibi ol!' Peygamberimizin bu nasihatini benliğine sindirmiş olan Abdullah bin Ömer de şöyle der: 'Akşam olunca sabaha çıkmayı bekleme, sabah olunca da akşama çıkmayı bekleme! Sağlığın yerinde iken, hastalanınca yapamayacağın şeyleri; sağ iken de, öldükten sonra yapamayacağın şeyleri yap!' Hem vereceği nasihatin önemini vurgulamak, hem de ona yakınlık göstermiş olmak için İbni Ömer'in omuzlarından tutan Peygamberimizin yaptığı bu tavsiyenin mânâsı üzerinde iyice durup düşünmek gerekir. Peygamberimiz, yaptığı bu nasihatla; Müslümanın dünyaya bakış açısını belirleyen bir ölçü vermek istemiştir. Verilmek istenen bu ölçü nedir Müslüman her şeyden önce bu dünyada yaşamaktadır. O halde Müslümanın dünya ile alakadar olması kaçınılmazdır. Fakat önemli olan husus, insanın bu dünyada gerçekten bir yolculuk yaptığıdır. İnsan her saat, her an ve her nefes alıp verişte farkında olarak veya olmayarak belli bir sona doğru yaklaşan bir yolculuk içerisinde bulunmaktadır. İnsan bu dünyaya gelmiş ve kendisinin esas vatanı olan ahirete doğru yol almaktadır. Her an alıp verdiği nefeslerle hayatının bir kısmını geride bırakmakta, ahirete yaptığı yolculukta belli bir mesafe kat etmektedir. Her batan güneş, her koparılan takvim yaprağı, her akşam uyuyup, sabah kalkmak dahil işlenen her amel yolculuğun adımlarından başka nedir Mevlana'nın Mesnevisinde