28 Şubat'ı fiilen ve fikren unutmadık, unutmayacağız!

Her yaşadığımız olayda kendi değerlerinden habersiz, kendi kutsalını bilmeyen, köklerinden kopuk yetişmiş, aidiyetini unutmuş bir kadro ile karşı karşıyayız. İster asker, ister sivil. Din düşmanlığının değişik isimlerle maskelendiği, kan, gözyaşı, katliamın 'Batı uygarlığı' olarak görüldüğü, kendi medeniyetine düşman jakobenlerin sekülerizmi.28 Şubat;Kemalizm'in laikliğin kutsallaştırıldığı, bunlara karşı olanlara hayat hakkının tanınmadığı tarihtir. '28 Şubat'toplumun kimyasını bozan bir harekettir. Millete, demokrasiye, hukuka, insan haklarına karşı olan bir hareket. Durumdan vazife çıkaran, sivil toplum olarak ağırlığını kaybetmeyi, emir almayı göze alan, şahsiyetini, itibarını düşünmeyen, korkak, sünepe, kişiliksiz olmayı kabullenen insanların, dayatmaya çanak tuttuğu bir harekettir. Hukukçuların talim ve terbiyeden geçirilmeye razı olduğu, TBMM'yi oluşturan milletin vekillerinin demokrasi dışı güçlere (hangi mülahaza ile olursa olsun) teslim olduğu bir darbedir.28 Şubat darbesi;İslâm'ın izlerini silme projesiydi. 'İrtica tehlikesi' uydurmasıyla, İslâmî kimliğinin bastırılıp ruh köklerinin kurutulmaya çalışılması. Zihnî, itikadî dönüşümü hedefleyip toplumu psikolojik olarak çökerttiler. İslâm; sekülerleşen kesimler için değil, bizzat İslâmî kesimler için bile kolaylıkla 'vazgeçilebilir'e dönüştü. İnsanlar, kalıcı olan'ın izini sürmek yerine, geçici olanın (konjonktürlerin) peşinden sürüklenmeyi tercih etti. İslâmî kesimlerin kıbleleri, İslâm'ın, insanı derinden kavrayan, düştüğü anlarda tutup kaldıran değişmez, eskimez, pörsümez, bütün zamanlara ve mekânlara meydan okuyan muhkem hakikatlerin yeri, gücü ele geçirme, kariyer sahibi, makam sahibi, mülk sahibi, para-pul sahibi olma kaygısıyla değiştirildi.28 Şubat'taİslâmî duyarlıklar aşındı, İslâmî duyargalar yıprandı, İslâmî ilkeler, öncelikler hatta değerler adım adım terk edildi.28 Şubat'ınbu topluma vurduğu en büyük darbe; eğitim, medya, kültür ve gençliğin İslâm'dan arındırılmasının yapıtaşlarını döşemek oldu.28 Şubatbitmedi, bizi bitirdi, bu toplumun İslâmî omurgasına büyük darbe indirdi ve çökertti. İslâmî kavramlar, kurumlar, semboller sekülerleştirildi.'28 Şubat'ı yapanlar,yaptıklarının cevazını, gerekçesini; İslâm düşmanlarından aldılar. Bu milletin umutlarına, yarınlarına kıydılar. Bu millete kendi halinde kendi iradesiyle, kendi değerleriyle özgürce yaşama ve gelişme hakkını çok gördüler. Şimdi başını koydukları o 'vicdan yastığı'nda rahat uyuyabilirler mi 28 Şubat,içimizi kanatan insanlıktan çıkmış bir avuç azınlığın toplumun bünyesine, fıtratına müdahalede bulunmanın, hormonlu bir yapı ihdas etmenin adıdır. Bağımsız, tarafsız hareket etmesi gereken yargı,28 Şubat'ta;ne bağımsız, ne de tarafsız hareket etmişti. Hep kendisine biçilen rolü oynamış veya oynatmışlardı. Hukukçuların ve aydınların millete güvenmemesi, sandıktan çıkan sonucu kabullenmemeleri, bize yutturulan demokrasinin vazgeçilmez hastalığıdır. Bu sebeple de bir türlü normalleşemiyoruz. Bu normalleşememe, hayatımızın her safhasına yansıyor. Siyasetten askeriyeye, ekonomiden sağlığa, eğitimden aile hayatımıza varıncaya kadar. 'Cumhuriyeti koruma ve kollama' görevine soyunanlar! Bu kılıf altında yaptığınız yolsuzluklar, batırdığınız ekonomiler, yıktığınızparçaladığınız aileler, yaşattığınız zulümler, unuttuğunuz insanlık, çürüttüğünüz millî ve manevî değerler, iç düşman ihdas ederek oluşturduğunuz kamplaşmalar, hâlâ kapanmayan yaralar. Suç işleyen kim olursa olsun, (makamı-mevkii, konumu, itibarı, vs) yakasına yapışılıp adalete teslim edildiğinde; milletimiz seviniyor, rahatlıyor.28 Şubat'tasözleri, talimatları kanun muamelesi görenlerin İslâm'sız bir Türkiye kurma görevi ile yetiştirildikleri için 'zulmün hiçbir zaman pâyidar olamayacağı'nı düşünmediler. Helak olan kavimlerin küfürleri ile değil, zulümleri yüzünden helak olduğunu bilemediler. Kendi saadetini başkalarının felaketi üzerine kuranların, sonunun cehennem olduğunu da. Firavunların, Nemrutların akıbetlerinden ibret alamadılar. Mazlumların bedduasından