Şehir dışında değildi!..

"Yüreğinde zerre samimiyet olmayan bu insan, insana olan güvenimde kocaman bir girdaptır..." Çevresi geniş olan bir tüccardı. Bugünün söylemiyle sosyal bir insandı. Sözüne değer verilir, hatırı sayılır biriydi Bir gün onu bana tanıştıran ortak arkadaşımızla bize geldiler. Ziyaret sebebi neydi hatırlamıyorum. Sağdan soldan muhabbet sürerken o konuşmaya başladığında hoşuma gidiyor dikkat kesiliyordum Esnaflığın inceliklerinden, piyasa şartlarının esnekliğinden bahsediyordu nice güzel örnekler vererek Çaylarımızı yudumlarken bir ara telefonu çaldı Bizden kibarca "özür dilerim" müsaadesi alarak telefonuna baktı. Arayan demek ki yakından tanıdığı bir kimseydi Ona da 'nasılsın, iyi misin' faslından sonra "deme ya!" dedi 'Nerde' filan deyince önemli ve üzüntü veren bir olayın haber verildiğini konuşmalardan tahmin ettik -Vah vah Çok üzüldüm ya, dedi Artık anlamıştık ki bir trafik kazası haberi bildiriliyordu. Dün yaşanmıştı. Kazazede hastaneye kaldırılmış ama müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Emr-i Hak vaki olmuştu Yarın öğleye Fatih Camii'nde öğleyi müteakip kılınan cenaze namazı sonrası Edirnekapı Kabristanına defnedilecekti Bu haberi detaylarıyla dinleyen tüccar beyefendi, arayan kimseye gayet kibarca ve ağdalı bir lisanla konuşmaya başladı: -Rabbim mekânını Cennet eylesin. Kabrini pürnûr eylesin. Sizlere sabırlar ihsan eylesin. Allah taksiratını affeylesin Neler söyledi neler Ne güzel cümleler kuruyordu Nasıl gönüle hoş gelen ifadeler buluyordu Doğrusu kısa süre önce tanıdığım bu tüccar beyefendiye hayran kalmıştım Ama o da ne Son cümlesini