O gün, en zor günümdü

"Rabbim el ayak vermiş, sıhhat vermişti... Ben ise ona ibadet yapmaktan habersizdim..." Şantiyedeki işçilerimin bir ramazanda teravih kıldırmamı istemeleriyle, başlayan hayatımdaki inanılmaz değişimi anlatmaya bugün de devam ediyorum... Sabah namazı için otomobilime bindiğim gibi şehirdeki en yakın camiye damladım... Namaz çıkışı hocayı bekleyip dedim ki: "Hocam, hiç darılıp gücenmeyeceksin. Senden namaz kılmasını öğrenmeye geldim." Hoca efendi "nasıl yani Bu da nereden çıktı sabah sabah" gibi bakınca dünkü yaşadığım olayı, olduğu gibi özetledim. Adamcağız ne cevap vereceğini bilemedi: "Kardeşim, bu durumda senden daha çok ben mesuliyet altındayım. Bunda da vardır bir hayır Haydi buyur başlayalım Allah razı olsun imam efendi namaz kılmayı ilkokul talebesine anlatır gibi tane tane anlattı... Peşinden teravih namazını anlattı... Anlattıktan sonra, bir de uygulamalı olarak gösterdi... İki veya üç saat süren dersin sonunda bir de anlattıklarının yazılı olduğu Namaz Kitabı verdi. Şantiyeye döndüm... Akşama kadar, bütün işlerimi askıya alıp onları ezberlemek için uğraştım... Şükür, surelere daha önce babaannemden duyduğum kadarıyla aşina idim. Fazla zorlanmadım. Tabii, işçilerin huzurunda mahcup olmak vardı... Ama ben asıl Rabbime karşı mahcup durumdaydım... Çünkü bana el vermiş ayak vermiş, sıhhat vermişti... Ben ise ona asıl vazifem olan ibadeti bile yapmaktan habersizdim... O akşam, hayatımın en heyecanlı ve zor saatleri olarak, işçilerime, Allah'ın izniyle teravih namazını çok ufak birkaç yanılmayla kıldırdım... Bir iki defa yanılmıştım