"Kendinizi sevin, yaşınızı sıfırlayın!"

"Yeni doğmuş bebek gibi ağlayacaksın ama güleceksin, yürümeyi yeniden öğreneceksin..." Kemoterapi günlüğüme bugün de devam ediyorum... Hastane çıkışında dondurmacıya gidiyorduk Yanıyordum Geceleri soğuk kavun yiyebiliyordum. Eve gelen çiçekler beni mutlu ediyordu. Namaz kılarak Rabbime daha yakın olmak mutlu ediyordu. "Rabbim beni ve benim gibi tüm hastaları, yüzü gönlü ak çıkarsın bu imtihandan" diye dua ediyordum. Yavaş yavaş alışıyordum. Sanki "altın günü" yerine "kemoterapi günü..." İkramlar da damardan verilen ilaçlardı. Krem renkli koltuklarda oturanlar şen şakrak sohbetler ediyorlar, bizleri teselli etmeye çalışıyorlardı. Kadın, erkek, genç, yaşlı hep bir aradaydık 6 EKİM 2016: Sonunda cerrahi operasyon günü gelmişti. Edilen dualar, yağmur gibi üzerime yağıyordu. Sağ mememi kaybetmiştim. Bu süreçte cümleler bitmediği gibi nokta da koyamıyor, koca bir virgül atıp yoluma devam ediyorum. Kalp kırıklıklarım oldu, özür beklerken "ben mi kırdım" diye özür dilediklerim oldu. İçimi çürütse de vazgeçtiklerim oldu. Tüm duygularım değerliydi. Bu süreçte beni uçurumdan çeken doktor ve hemşirelerime, psikoloğuma; pembe dostlarıma, aileme; zor günümde yanımda olan eşime; her şeyden değerli oğluma, her gün arayıp dinleyen, hastane günlerimde bana kucak açıp kahve ikram eden 'iyi ki varsın' dediğim can simitlerime; hastaneye gidiş gelişteki arkadaş, dost ve akrabalarıma, kocaman bir ailem olduğumu fark ettirdiği için minnettarım... Tek başına kaldığında kendini güçsüz hisseder yüreğine bomba gibi düşen kanserden korkarsın. Kardeşlerim