Bunlar nasip meselesi...

"Hepsinin ücretini ödeyecek bir kimse var sana bu kitapları gazeteyi bırakalım..." Bir kitap satışı ve gazete abone çalışmasıyla ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...Odasına bizi kabul eden patron bulunduğu iş hanının pespaye çaycısını örnek göstererek anlatmaya devam ediyordu:"Ben o kimsenin hâlini görünce utanıyordum. Ona kızdığımdan kendi mekânıma özel çay hane kurdum ve geri kalmışlığımızın sebebi diye hep bu konuya hayıflandım durdum... Ama şimdi dinimizle ilgili sormak istediğim soruları size sorduğumda sabırla bana cevaplar verdiniz. Bu da yetmiyormuş gibi kılık kıyafetinizle örnek alınması gereken ecdadımızı, dedelerimizi hatırlattınız. Türk İslam tarihinden Osmanlıdan, peygamberimizden zamanımıza kadar gelen İslamiyet'in kurucularından, koruyucularından İslamiyet'e uydukça yükselişten ve kendine dini uydurmak değil kendini dine uydurmak lazım geldiğinden bahsettiniz. Geçmişimizle kopmadan gururla geleceğimizin inşasından gözlerinizdeki inanç ve zekâ pırıltılarıyla bilinçli üç insanla karşılaştığım için çok memnunum. Ben sizin konuşmanızdan bu memleketin oturarak değil çalışarak ve geçmiş bağları kuvvetlendirerek ilerlenmesi gerektiğini bir kez daha anladım. Memnuniyetimin nişanesi olarak 70 konfeksiyon çalışanıma birer ilmihal verin. Bana tüm kitaplarınızdan verin. Gazetenize de abone oluyorum. O çaycıya da benim aldığımı söylemeden tüm kitapları bir şekilde ikna ederek ulaştırın. Parasını ben vereceğim. Ona da bir gazete bırakın. O adam gazetesini de iptal ettirmediği müddetçe ben öderim. Yeter ki