Yabancı kaynak arayışı

Mayıs ayındaki genel seçimlerden sonra yeni bir ekonomi programı hazırlanacağı söylendi.

Eski ekonomi programının ve içinde bulunduğumuz kötü ekonomik koşulların temel aktörleri TCMB Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakanı (HMB) görevlerinden alındılar. Yerlerine yenileri atandı.

Türkiye o kadar bunalmıştı ki bu iki atamaya bile haftalarca sevinildi.

Üstüne yeni HMB "rasyonel politikalara döneceğiz" deyince ülke bir mutlu oldu. Değmeyin keyiflerine.

Bu yeni atanan yöneticilerin yurtdışından kaynak getireceği beklendi. Beklentilere uygun biçimde TCMB Başkanı ve HMB yabancı yatırımcılarla temasa geçtiler.

Gerçi HMB bütçe konuşmasında "yabancılardan para istemediklerini sadece ekonomi programımızı anlattık" dedi (1.11.2023).

Ben işte tam da bunu anlayamadım.

Nasıl mı

Gelin mi bir anlatayım.

EKONOMİ PROGRAMI

Yeni yönetimin yaptığı en radikal değişiklik parasal sıkılaştırmadır.

Politika faizi 8,5'dan 35'e çıkartıldı. Bir önceki yönetim faizi artırmamak için akla hayale gelmeyecek biçimde mali piyasaları kısıtlar altına aldı. Yeni yönetim bu kısıtlamaların bir kısmını kaldırarak sadeleştirmeye gitti. O kadar.

HMB 3 Haziran, 2023'te göreve getirildi ve yeni bir ekonomi programı hazırlayacağız dedi.

Programı "hacıyolu bekler" gibi bekledik.

6 Eylül 2023'te her yıl yayımlanan Orta Vadeli Program açıklandı. 17 Eylül'de bu köşede "Mış gibi bir OVP" diye yazdım.

OVP'nin daha girişinde "OVP'de yer alan öncelikli politikalara yönelik Programın ilk yılında uygulanacak somut tedbirlere ayrıntılı olarak 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında yer verilecektir" denilmişti. (s. 1)

Bu Program da 25 Ekim, 2023'te yayımlandı.

Biliyorsunuz iktisat politikasının bir bacağı "para politikasıysa" öbür bacağı da "maliye politikasıdır."

Nitekim bütçe konuşmasında HMB "Para, maliye ve gelirler politikası eş güdüm içerisinde yürütülecek" dedi.

Türkiye para politikasıyla meşgulken ben de maliye politikasında harcama tasarrufu adına neler yapılacak diye baktım.

Programda şu şekilde bir politika tespit edilmiş: "Harcama gözden geçirmelerinin etkin bir şekilde yapılabilmesini temin etmek üzere yöntem ve araçlar geliştirilecektir."

Bu kasamda da şu faaliyetler yürütülecekmiş: "1. Harcama gözden geçirmeye yönelik iyi uygulama örnekleri araştırılacak, kurumsal kapasite güçlendirilecektir. 2. Harcama gözden geçirmeye ilişkin bir rehber taslağı hazırlanacaktır."

2018 yılı OVP'sinin maliye politikası araçlarından birisi de "Tasarruf ve Gelir Dönüşüm Programıydı." Bu program çerçevesinde kamuda kaynakların verimli kullanılması, maliyetlerin ve harcamaların azaltılması ve gelirlerin kalitesinin artırılması amacıyla HMB bünyesinde Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü kuruldu.

Her fırsatta soruyorum. 5 yıldır bu Genel Müdürlük harcama gözden geçirmeye yönelik bir sistem kuramadı mı Bulduysa hangi harcamalarda tasarruf önerisinde bulundu.

Değerli okur maliye politikası dedikleri böyle bir şey işte. HMB yurtdışından bu programın nesini anlatıyorsa artık.

Neyse sayın Genel Müdürlüğü ve harcama tasarrufunu bir kenara bırakalım ve konumuza geri dönelim.

Nasıl mı

Devam edelim.

YAPISAL REFORMLAR

HMB konuşmalarında sıkça "üretim, rekabet ve verimliliği artırıcı yapısal reformların hayata geçirileceğini" söylüyor. Ancak bu reformların ne olduğunu bir türlü söylemiyor.

Bir tanesini bu köşede ben söyledim (8.10.2023). Kara para cenneti olduğu için OECD Türkiye'yi Gri Listeye aldı.

Getirin "Nereden buldun" yasasını bu sorunu çözelim dedim.

Hadi beni dikkate almadılar. Programı dikkate alsınlar bari.

12. Kalkınma Planında olduğu gibi 2024 Yılı Programında "Adaleti Esas Alan Demokratik İyi Yönetişim" bölümü yer almış.

Cumhurbaşkanının imzasıyla yayımlanan 2024 Yılı Programında "Adalet Hizmetleri" alanında belirlenen bazı politikaları sizinle paylaşmak isterim.

"Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planının hazırlıkları tamamlanıp kamuoyuna duyurulacaktır." Çünkü yargı bağımsızlığı son derece sorunludur. Evet, Türkiye'de insan haklarının geliştirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle programda "Ülkemizde insan hakları alanında çalışan kurumların kurumsal kapasiteleri geliştirilecektir" denilmektedir.

"İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla uygulamadaki eksikliklerin tespitine yönelik çalışmalar yapılacaktır." Evet, Türkiye'de ciddi bir ifade özgürlüğü sorunu bulunmaktadır.

Ancak 496 sayfalık Programda bir kez olsun yolsuzluk denilmiyor.

Olsun onu diyen başka kaynaklar var.

Dünya Bankası 214 ülkenin altı alandaki gelişmeleri ölçmektedir. Bunlar yolsuzluğun denetimi, siyasi istikrar, etkili hükümet, ifade özgürlüğü, mevzuatın denetimi ve hukukun üstünlüğüdür.

Şekilde Türkiye'nin hukukun üstünlüğü, yolsuzluğun denetimi ve ifade özgürlüğüne ilişkin gelişmeler yer almaktadır. Son yıllarda Türkiye'nin bu üç alandaki notu sürekli düşmektedir. Bu nedenle bu alanlarda gerçekten yapısal reform yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Hukukun üstünlüğünün sağlanması için yargı bağımsızlığı tesis edilmelidir.