Şehir hastaneleri mevcutları yok ediyor

Şehir hastanelerini biliyorsunuz artık.

Şehrin uzakça bir bölgesine bazen de şehrin dışına hastane kampüsleri yapılıyor. Karşılığında mevcut hastaneler ve poliklinikler kapatılıyor.

Bu politika bir sürü soruna neden oluyor. Hem mali, hem maddi, hem de insani nedenlerle.

Nasıl mı

Gelin bir bakalım.

MEVCUT HASTANELERİ KAPATIN

Şehir hastanesi ihale sürecinin başlatılması için yeni hükümet sisteminde kapatılan Yüksek Planlama Kurulu'nun (YPK) onayı gerekmekteydi.

Sağlık Bakanlığı 7 Ağustos, 2009 tarihinde "Etlik Şehir Hastanesi'nin" (EŞH) ihalesine çıkmak için YPK'ya başvurdu.

YPK 2 Eylül, 2009'da kararını verdi ve dedi ki "kampüste oluşacak yatak kapasitesi kadar mevcut hastanelerin yatak kapasitelerinde azaltma yapılması kaydıyla" hastane yapılabilir.

Karar'da halen ekonomiden sorumlu Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz'ın da imzaları bulunmaktaydı. Sadece ikisi değil diğer YPK üyelerinden ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile dönemin DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu da kararı imzalamıştı.

Yok etmeye karar verdikleri mevcut hastanelerden ne istedikleri kısa bir süre sonra belli oldu.

Etlik Şehir Hastanesi bünyesine katılacağı gerekçesiyle Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Hastanesi, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Ulucanlar Göz Hastanesi ve Etlik Zübeyde Hanım Doğumevi ile 17 semt polikliniğinin kapatılmasına karar verildi.

İhalede bu hastanelerin arazileri ticari alan olarak kullanılması amacıyla işletmeciye verildi.

Değerli okur Allah'tan hiç haz etmedikleri Türk Tabipler Birliği (TTB) vardı.

TTB bu hukuksuzluğu yargıya taşıdı ve mevcut hastanelerin arazilerinin ticari alan olarak kullanılması amacıyla işletmeciye verilmesinin kanuna aykırı olduğunu iddia etti.

Sayın mahkeme tabii ki TTB'yi haklı buldu.

Sonra ne mi oldu

Devam edelim.

ULUCANLAR GÖZ HASTANESİ

Ankara'da bir platform var. Adı "Hastanemi Açın Platformu."

Bu platform yıllardır "şehir hastanelerini yaparken mevcut hastanelerden ne istiyorsunuz, hastanemi kapatmayın" diyor.

Bakanlık Covid-19 salgını döneminde mevcut hastanelerin ihtiyacını somut biçimde anladı ve geri adım attı.

Ancak salgından sonra mevcut hastaneleri yine hedef haline getirdi.

Hatta platformun sözcülerinden Dr. Bayazıt İlhan hakkında inceleme başlattı. İlhan'ın suçu, orada burada "hastanemi kapatmayın" demesiymiş.

Bu mevzu derin.

Girmeyelim ve işimizi yapmaya devam edelim.

Hafta içerisinde "Ulucanlar Göz Hastanesi"ndeydim.

Ulucanlar köklü bir göz hastanesidir. 1995 yılında SSK bünyesinde kurulmuş olan hastane, 2005 yılından itibaren Sağlık Bakanlığına devredilmiş olup, Ankara Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Hizmet kalitesi son derece yüksek olan Ulucanlar'a taşradan da hasta sevk ediliyor.

Hastanedeyken "göz ölçüm odasında" bir faaliyet dikkatimi çekti. Bir çalışan pencereye mukavva kutu kartonu yapıştırıyordu.

"Ne yapıyorsunuz" dedim

"Perde yapıyorum" dedi.

"Neden" dedim.

"İçeriye güneş giriyor. Bu nedenle ölçümlerde gözleri göremiyoruz. Gölge yapsın diye yapıştırdım kartonu" dedi.

Hastane yönetimi neden buraya normal bir perde takmıyor diye sormadım.

Çünkü biliyorum ki Sağlık Bakanlığı bu hastaneleri gözden çıkarmış durumda.

Birkaç ay önce Ulucanlar'ın kapatılacağı söylentisi çıkmıştı.

Bakanlık TBB, Platform ve halkın tepkisi üzerine geri adım attı.

Ama kapatılacağı söylenen ve hala kapatılmayan bu hastanelere yıllardır yeterince ödenek verilmiyor.

Göz ölçüm odasına asılamayan perdenin sırrını siz anlayın artık.

Hastanedeki bakımsızlık o kadar bariz ki. Gözden çıkarılmışlık o kadar belliydi ki.

Ayrıca bu kadarla kalsalardı da iyiydi.

2 Ekim, 2022'de bu köşede yazdım.

EŞH birçok tıbbi malzeme eksiğiyle açıldı. Her halde işletmeciye yapılacak ödemelerin bir önce başlatılması istendi.

EŞH açıldığında ameliyathaneler henüz faaliyete geçmemişti. Önemli medikal cihazlar henüz tedarik edilmemişti. Sağlık personelinin kullanımına yeteri kadar büro eşyası (masa, sandalye ve dolap) sağlanmamıştı.

Şehir hastaneleri anahtar teslimi projelerdir. Yükleniciler her türlü tıbbi cihazı ve otelcilik için gerekli tefrişatı sağlamak zorundadır.

Ancak, 11-14 Kasım tarihleri arasında Devlet Malzeme Ofisi EŞH'ya tıbbi cihaz ve laboratuar malzemeleri satın alınması için ihalelere çıktı.

Mevcut hastanelerden EŞH'ya milyonlarca dolarlık tıbbi cihaz taşındı.

Normalde, kapatılacak hastanelerdeki tıbbi cihazlar atıl kalmamaları için çevre illere gönderilecekti.

Anlaşılan bunun yerine EŞH'yı destekleme kararı almışlar.

O zaman biz de şu soruları soralım.

2011 yılındaki ihale sonucuna göre hastanenin işletmecisine 25 yıl boyunca yılda yaklaşık 138 milyon avro kira ve 111 milyon avro hizmet bedeli ödenmesi gerekiyor. Toplamda 6,2 milyar avro ya da 180 milyar TL.

Peki, "bu paraların çok az bir kısmıyla mevcut hastaneler yenilenemez miydigüçlendirilemez miydi"

EŞH'da sözleşme değişikliği yapılarak tıbbi cihazları Bakanlık karşılayacaksa; "