Eğitimin kalitesi nasıl artacak

Geçtiğimiz hafta eğitimin kalitesi ile ilgili yazdım.

Yazıda OECD tarafından üçer yıllık dönemler itibariyle yayımlanan PISA notlarını kullandım. Çalışmada kullanılan veriler kapsamdaki ülkelerde yapılan anketler üzerinden derlenmektedir.

Bu çalışmaya göre matematik, okuma ve bilim alanlarında Türkiye'nin notu OECD ortalamasının gerisinde.

Bununla da kalmıyor. Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliği bulunmamaktadır.

Peki eğitimin kalitesini artırmak için nelerin yapılması gerekiyor.

Bunları bilmek için bir mucize mi gerekiyor

Tabii ki hayır.

Nasıl mı

Gelin bir bakalım.

MEVCUT DURUM

Siyasetçiler "bizden önce, bizim dönemimizde karşılaştırmasını" yapmayı çok severler.

Mevcut iktidar 20 yıllık iktidarında, kendisinden öncesinin unutulduğunu varsayarak bu karşılaştırmayı abartılı biçimde yapıyor.

Bu kulaklar "bizden önce itfaiye mi vardı Traktör mü vardı" sorularını çok duydu.

O zaman sorarlar size; "Sultan Abdülhamid döneminde uçak mı vardı Cep telefonu mu vardı Bilgisayar mı vardı Televizyon mu vardı"

Karşılaştırma böyle yapılmaz.

Karşılaştırma dünyadaki yeriniz açısından yapılır.

Masamda OECD tarafından yayımlanan "Bir Bakışta Eğitim 2023" çalışması bulunuyor. Çalışma Eylül 2023'te yayımlandı.

12. Kalkınma Planı eğitimde fiziki altyapının belirli ölçüde geliştirildiğini ancak nitelik konusunda ilerlemeye çok ihtiyaç olduğunu belirtiyordu.

Aslında fiziki altyapı açısından daha çok yapılacak şey var.

Nasıl mı

OECD ülkeleri genelinde ortalama olarak, öğrenci başına harcama genel lise programlarında yaklaşık 11 bin 400 ABD doları iken, mesleki eğitim programlarda yaklaşık 13 bin 200 ABD dolarıdır.

Aynı verilere Türkiye açısından baktığımızda lise öğrencileri için kişi başına 5 bin 100 ve mesleki eğitim öğrencileri için kişi başına 6 bin 485 dolar harcandığını görüyoruz.

Yani eğitime daha çok kaynak tahsis etmemiz gerekiyor.

Bir kese kâğıdı kılıklı gaste bana "evinin bahçesine mi okul yapılsın" diye sormuştu.

Tabii ki tercihiniz eğitim değil de yol ise bu fark normal görünüyor.

OECD genelinde ilkokulda zorunlu ders saati 4 bin 380 saattir. Türkiye'de ise 2 bin 880 saat.

Çocuklarımız vakitlerini okul yerine nerelerde geçiriyorlarsa artık.

OECD genelinde 25-34 yaş aralığındaki lise mezunlarının 83'ü ve üniversite mezunlarının ise 85'i çalışıyor.

Türkiye'de ise bu oran sırasıyla 69 ve 74'dür.

Anlaşılan Türkiye'de diploma iş bulmaya pek yardımcı olmuyor.

Peki eğitimin kalitesini artırmak için nelerin yapılması gerekiyor

Bunun için elimizin altında taze bir kaynak duruyor.

12. Kalkınma Planı.

TBMM'de onaylanan bu Plan'ı milletvekilleri kendileri de okuduysa gerekli kanun tekliflerini hemen çıkartırlar. Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK ise kendi görev alanları arasında yer alanları hemen ele alabilirler.

Eğer onları okuma fırsatı olmadıysa buradan biz kendilerine hatırlatalım.

12. KALKINMA PLANI'NDA EĞİTİM

Öncelikle belirtmeliyim ki plancılar Türk eğitim sisteminin uluslararası alanda alması gereken yolunun olduğunun bilincindeler.

Planın amacı tüm bireyleri nitelikli bir eğitime kavuşturmak olarak belirlenmiş.

Eğitim sürecinde bireylerin akademik, sosyal ve mesleki becerilerinin uluslararası standartlara uygun olarak geliştirilmesi hedeflenmiş.

Her yerde gözümüze sokulan milli ve yerli güzellemesi yerine eğitimde evrensel standartların hakkı teslim edilmiş.

Yine de duramamışlar bireylerin milli ve manevi değerleri içselleştirmesinin önemini vurgulamışlar. Ancak bunların yanı sıra ahlaki, insani ve toplumsal değerlerin önemini de öne çıkarmışlar.

Yani bireylerin aile ve topluma karşı sorumlu kişiler olarak yetiştirilmesini öngörmüşler.

Bu çerçevede bireylerin yetenek ve kapasitelerinin erken yaşlarda keşfedilmesinin altını çizmişler. Erken yaşlarda keşfedilen yeteneklerin bilim, teknoloji ve mesleki kariyer alanlarında geliştirilmesinin gereğini belirtmişler.

Bunlar için somut politika önerileri de sunmuşlar.

Örneğin çocukların kaliteli, evrensel, ücretsiz ve okul öncesi eğitime erişimlerinde fırsat eşitliğinin sağlanmasını ve okul öncesine erişimin artırılması için gerekli fiziki ve beşerî altyapının oluşturulmasını önermişler.

Her fırsatta eğitim yatırımlarının önemine dikkat çekerim. Plancılar da bu fiziki altyapının gerekliliğini bir kez daha belirtmişler.

Çocuğun iyi olma halini destekleyen eğitim ortamlarının sağlanması ve eğitim dışına çıkma ve okuldan kopma riski bulunan öğrencilere yönelik önleyici mekanizmaların oluşturulması hedeflenmiş.

Plancılar yetkililere diyorlar ki çocuklarımızı tarikatların merdiven altı kurslarına gönderilmesini engelleyecek mekanizmalar tasarlayın ve düzenlemeler yapın.

Bu düzenlemeler yetmez, okullarda bilim, kültür, sanat ve spor faaliyetleri ile sosyal etkinlikleri artırın.

Öyle ya bilim ve sanat olmadan nasıl gelişeceğiz

Plancılar can yakıcı bir konuya da el atmışlar. Kız çocuklarımızın eğitime katılımlarını, devamlılıklarını ve eğitimlerini engelleyen faktörlerin analiz edilmesini önermişler.

Derinlemesine analize gerek yok. Net bir çözümü ben söyleyeyim. 18 yaşından küçük kızların evlendirilmesi yasaklansın. Evlendiren ebeveynlere büyük cezalar verilsin. Ne o öyle kız çocuklarını koca koca adamlara hediye etmek.

O zaman 2022 yılında 91,6 olan 14-17 Yaş Kız Çocuklarının Net Okullaşma oranı Planda öngörüldüğü gibi 2028 yılında 100'e çıkar.