Artık Kemal Bey'in tek derdi genel başkanlık koltuğu

Türk demokrasisi açısından tarihi bir seçimdi. Tertemiz, şeffaf bir seçim. Yüzde doksana yakın katılım, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde neredeyse tüm renklerin temsili. Sağcısı, solcusu, Alevisi Sünnisi, muhafazakarı, İslamcısı, demokratı, liberali, komünisti... Hatta ve maalesef teröristi. Birileri varsın hoplayıp zıplasın lakin Erdoğan dünyaya bir büyük demokrasi dersi vermiş oldu. Dünyada örneği yok! 'Türkiye demokrasisi' diye yazıp çizecekler. İstemeye istemeye övecekler. Not edin, günü geldiğinde 'demişti' dersiniz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem martavallarına da bu millet itibar etmedi. Başkanlık sistemini sevdi. Hasılı pazar günü on yıllarca akılda kalacak bir demokrasi şöleni yaşandı bu ülkede. İmamoğlu'nun, Yavaş'ın, Kılıçdaroğlu'nun hezeyanları bile gölgeleyemedi bu şöleni. CHP medyasının, kalemşorlarının kirletme, şaibeli hale getirme çırpınışları da boşa çıktı. 'Elimi sallasam, bir selam göndersem Anadolu ayağa kalkar' diyen Davutoğlu sırra kadem bastı. İddia odur ki Meral Hanım 'demiştim, kazanamaz demiştim' çığlıkları eşliğinde masaları yumruklamış, cam çerçeve dağıtmış. Kılıçdaroğlu'nun ağzını bıçak açmamış. Yalnız dün bir tivit attı ve 'yenilgimin suçunu birilerine yıkmak için çalışıyorum' anlamında bir şeyler söyledi. 'Iyyy' artık! Neyse biz gelelim asıl konumuza. Aylarca birtakım anket şirketlerine parayla ucube anketler yaptırdılar. '60 alıyoruz, 70 alıyoruz' dediler. Ne oldu Altılı sonra yedili, ardından şekilli masa kurdular, atmadıkları takla kalmadı! Ne oldu Demirtaş'ı, Öcalan'ı, FETÖ'cüleri, Kavala'yı serbest bırakıyorlardı Ne oldu Bütün seçim kampanyasını soğanın cücüğüne yükledi. Amerika'dan, İngiltere'den icazet dilendi. Kandil'in