CHP'nin sığınmacı düşmanlığı konusunda şüphesi olan var mı

Yoktur!

Son genel seçime girerken Kılıçdaroğlu'nun söylemlerini hatırlıyor musunuz

'Cumhurbaşkanı olduğumda Suriyelileri derhal memleketlerine göndereceğim' diyordu. Millet İttifakı bileşenlerinin de tavrı aynıydı.

Son yerel seçim öncesinde de bu düşmanlık artarak sürdürüldü.

İmamoğlu sadece İstanbul' da 6-7 milyon sığınmacı olduğunu iddia edip bunların 20-30 yıl sonra ülkenin başına bela olacağını iddia ediyordu.

Mansur Yavaş da aynı.

Yerel seçimi kazanmaları durumunda Suriyelilerin işyerlerini kapatacaklarını söyleyen de vardı, otobüs ücretlerini astronomik şekilde artıracağını söyleyen de.

Böyle çıktılar seçmenin karşısına ve oy istediler.

Aldılar da.

Afyon, Bursa, Bolu...

CHP'li belediye başkanları hemen kolları sıvayıp şaşırtıcı bir şekilde verdikleri sözleri yerine getirmeye başladılar. Olanı biteni sosyal medyada, televizyonlarda görmüşsünüzdür. Hatta bunu şova dönüştürdüler. Arapça tabelaları yasakladılar, dükkanlarını mühürlediler...

Derken Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier üç günlük resmî ziyaret için Türkiye'ye geldi. Ama gelmeden önce CHP'den, İmamoğlu'dan birtakım talepleri oldu. Alman medyasını takip edenler bu talepleri net bir şekilde görme fırsatı bulabilir.

Almanlar özetle şunu söylüyorlardı:

'İmamoğlu'na Erdoğan karşısında destek verelim ama mülteci politikalarını doğru bulmuyoruz'!

O da ne

Veli Ağbaba kameralar karşısına geçip bir açıklama yaptı. 'Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kalıcı oldukları kabul edilmelidir. Mülteci statüsü verilerek entegre edilmelidir'.

Ağbaba'nın ardından benzer bir açıklama da Selin Sayek Böke'den geldi. O da 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni hatırlatıp Suriyeli sığınmacılara mülteci statüsü istedi. Böylece Suriyeliler Türkiye'de rahatça seyahat edebilecek, dilerlerse yurt dışına çıkıp dönebilecek, vatandaş olabileceklerdir. Çünkü mültecilik hukuki bir statüydü. Sığınmacı olarak kalsalar bir gün gönderilebilirlerdi. Böke'de gönderilmemeleri taraftarı olmuştu.