CHP vitrinindeki düşüşün devamı

B.

Hamas terör örgütü değildir! Yazıdan bağımsız ilk sözüm budur. Bütün alakamız Gazze'ye yönelmişken en son arzum, CHP hakkında yazı yazmaktı. Dünyanın mevcut gündeminde samanlıkta iğne kadar ehemmiyeti olmayan bir meseledir esasen CHP kurultayı. Zaten dün akşam, kendi taraftarları arasında da Fenerbahçe-Trabzonspor maçı kadar ilgi görmedi.

İki hususta yanıldığımı itiraf ederek başlayayım. Evvela "yeni bir kaset çıkmadan, mevcut siyasi partiler yasası CHP genel başkanının değişeceği bir ortam oluşmasına imkan tanımaz" demiştim. Kaset çıkmadı, ancak başka değişkenler önemli rol oynadı. İkincisi "Özgür Özel tavşan aday olabilir mi" sorusuna verdiğim "kuvvetle muhtemel" cevabı oldu. Hatalı analiz.

CHP kurultayını kolektif bir travma şekillendirildi. CHP tabanı, ilk kez iktidarı bu kadar yakında hissetmiş. Travmanın büyüklüğü o yakınlık nispetince büyümüş. Öyle ki, CHP delegesini dahi başka bir cihete sevk etti. Kılıçdaroğlu'na karşı ortaya konulan muhalefetin mahcup tonu, bir parça da reaksiyon sebebiyle istikamet değiştirmiş olma sebebiyleydi. İkinci tur oylama ortaya koydu ki, havayı koklayarak tavır ortaya koymaya müheyya bir delege vardı ve ikinci turun neticesi, bekle ve gör delegesinin Özgür Özel'in galibiyetini satın alınmasıyla belirlendi.

Gelelim mühim tespitlere.

CHP Genel Başkanlığı'nın, partinin kurulduğu günden bu yana hep daha düşük profilli bir kimseye devredilme geleneği devam etti. Atatürk, İnönü, Ecevit, Baykal, Kılıçdaroğlu (Emanetçi parantezleri saymıyorum) derken, Özgür Özel'in koltuğa oturması, kendinden daha düşük profilli bir genel başkan olma geleneğinin sürdüğü anlamına geliyor. Hatta denilebilir ki, bu yokuş aşağı gidiş, Özel ile radikal bir ivme kazandı. Evet, genç, dinamik, yakışıklı, muhteris bit karakter; velakin Kılıçdaroğlu'nun sahip olduğu pek çok şahsi özelliğe sahip değil. Evvela Kılıçdaroğlu'na nazaran çok beyaz. Kolejli çocuk kokusu var üstünde. Hem Kemal Kılıçdaroğlu'nun sahip olduğu sosyolojik tabana da sahip değil. Ve belki de en önemlisi, Kılıçdaroğlu gibi büyük bir rüzgarı arkasına alarak gelmiyor. Aksine Kılıçdaroğlu karşıtlarının "İmamoğlu olmadı, kim olursa olsun" adayı olarak o koltuğa oturdu. Bu durum, Kılıçdaroğlu'nun ne kadar yıprandığını ortaya koyuyor. Yine de kati olan şey şudur; Özgür Özel, Kılıçdaroğlu sonrası daha düşük bir profile tekabül eder.

Kongrede, partinin sağcılaşmasına karşı yoğun bir reaksiyon olduğu, en azından böyle bir reaksiyon varmış gibi davranıldığı herkesçe gözlemlendi. Değişim isteyenler, bu sağcılaşmaya dur demek için oylarını kullandı. İmamoğlu'nun baskın öznesi olduğu bir hareketi, devrimcilik, sosyal demokratlık, devrim şehitleri gibi söylemlerle CHP'nin başına geçirmek, CHP delegesinin ve tabanın kafasının ne denli karışık olduğunu gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu sonrası partide yaşanan yapısal ve kimliksel dönüşüme dair herhangi bir reaksiyon ortaya konmadı. Aksine, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sembolize ettiği şeylere Özgür Özel tarafından da selam yollandı. Bu durum bizleri, CHP'de herhangi bir yapısal dönüşüm, kodlarına dönüş, küskün seçmene bir mesaj, Muharrem İnce'ye yönelmişleri kazanmaya yönelik bir adım atılacağı noktasında bir düşünceye sevk etmedi.