Asıl meselemiz

B.

Seçim telaşını ardımızda bıraktık madem, anlamsız gündemlerin bizi meşgul etmesine müsaade etmeden asıl meselelerimizle meşgul olmalıyız. Kaybedecek vaktimiz yok. Gazze'yi unutmadık, Filistin davası her zaman öncelikli davamız. Bunu seçim zamanı da ihmal etmiş değiliz. Velakin hatırımızdan çıkarmamamız gereken en önemli husus, Filistin'in ve daha nice mazlum halkın hakiki hamisi olan Türk milletinin hiçbir meselesinin mühmel bırakılmamasının en az Filistin davası kadar mühim olduğudur.

Bakmayın İran'ın İsrail ile çelik çomak oyununa. Yine ve yeniden İsrail'in muhtaç olduğu "vahşi Ortadoğu'da tehdit altında ülke" imajını Batı'da pekiştirmekten ve İsrail'in bir nefret objesine dönüşmesine mani olmayı amaçlamaktan gayrı hedefi yoktur.

Yaşanan politik, ekonomik, coğrafi kaynaklı bir savaş değildir. Yaşanan, köklerini saçma sapan bir kitapta bulan teolojik bir savaştır. Bizlere halen, rasyonel izahlarda bulunan, Gazze açıklarındaki doğalgazdan bahseden her kim varsa, bir zamanlar Amerika'nın petrol için Ortadoğu'ya geldiği yalanını söylemişti bize ve bizler de inanmıştık. Böylece ve daha insani bir zeminde anlamlandırmaya çalıştıkları cürümlerinin asıl mahiyetini görmemize ve müteyakkız olmamıza mani olmaktadırlar. Nasıl olsa Türkiye'de petrol yok. Bakmayın Fatih Erbakan'ın saçma sapan iddiasına. Sanki İsrail'in Türkiye'den jet yakıtı almaya ihtiyacı varmış gibi saçmalaması normaldir. Bence mümeyyiz bir siyasetçi değildir. Her neyse, geçelim bu bahsi. Bizleri "nasıl olsa uğruna işgal edilecek petrolümüz yok" dedirterek sarhoş eden bu yalan, Amerika'nın aslında İsrail için bölgede olduğunu görmemize mani oldu. Bunu görüp de dile getiren yegane devlet başkanı da Saddam zalimi olunca hiç kimse ciddiye almadı.