Başkasının işinde gözü olanın çanağı

B. Viyana merkezli Passagen Verlag, Jacques Ranci?re'in eserlerini Almanca yayınlamaya başlayınca, bencileyin Fransızca bilmeyen heveskarların iştahı kabarmış, büyük bir dikkatle Ranci?re okumaya girişmiştik. Talebelik çağları, insanın en muhteris, hayata karşı en iştahlı yaklaştığı yıllara tesadüf etmesiyle ilginçtir. Tadını bilmeyene tarif etmesi namümkün bir şehvet sizi sarıp sarmalar, bilginin her türüne sahip olmak istersiniz. Ve gençliğin getirdiği o haddini bilmezlikle, eslafın aslında ne kadar da beceriksiz, vurdumduymaz, hodendiş adamlar olduğunu düşünür; cahil cesaretiyle ivme kazanmış bir gayretkeşlikle dünyayı kurtarmaya girişirsiniz. Halen bu derde müptela olanlar varsa bu satırları okuyanlar arasında, bir minik tebşiratta bulunayım, birkaç sene zarfında sizler de biz beceriksizler safına iltihak edeceksiniz. Katiyen kehanette bulunuyor değilim. Bu böyledir. O idealizm, hayatın birkaç hakiki sadmesini yiyince, "Ver kurtul" refleksini üretene kadar devam eder. Akabinde dileseniz de aynı hale gelemezsiniz. Malumunuzdur, bebekler doğumdan sonra bir yutkunma refleksine sahip olurlar. Birkaç haftalık bir bebeği havuzun dibine atıverin, 30 saniye sonra çıkardığınızda biiznillah damla su yutmamış olduğunu görürsünüz. Zira o yutkunma refleksi, yavruyu muhafaza edecek bir Mevhibe-i İlahidir. Aynı çocuğu bir yaşında iken havuza atarsanız eğer, Allah muhafaza çok tehlikeli bir şey yapmış olursunuz; zira yavrunun refleksi dokuz aylıkken artık unutulmuştur. Çok gayret etseniz de tekrardan öğretemezsiniz. İşte o gençlik idealizmi de böyle bir şeydir. Dün okulun bahçesinde sevgili Yavuz ile otururken bana bir zamanlar şehvetle okuduğumuz Ranci?re'den bir pasaj hatırlattı. Zaten, unuttuğum pek çok şeyi hatırlatan, kafam durdukça çalışmasına vesile olan dostumdur Yavuz. Allah herkese böylesini nasip etsin. Tam da zihnimi meşgul eden şey... Ranci?re, Platon'un devlete yaklaşımıyla ilgili şu tespitte bulunuyor: Esas olan herkesin işini yapması değildir, aksine hiç kimsenin başkasının işini yapmamasıdır! Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım'ın -ki kendisini tanıyan herkesin 'İsmet abi'sidir İsmet abi- bir latifesi üzerine tam da bunu düşünüyordum. Biraz İstanbul biraz Ankara biraz Bizans üstüne konuştuktan sonra İsmet abiyle, dedi ki " her şeyi yapacak birikimimiz, mevcut hataları düzeltecek müktesebatımız var. Tek ihtiyacımız, her şeyi birbirine karıştıran bu keşmekeşin bir an evvel son bulması. Bu sebeple önümüzdeki yerel seçimlerde İstanbul'u almak mecburiyetindeyiz."