1984 sineması, peçeteciler, istikamet alametleri

B.

LGBT dayatması, bizleri anormal şeylere inandığımıza ikna olmamız için zorlarken; eşcinsellikten pedofiliye kadar geniş bir skalayı zihnimizde normalleştirmeye çalışıyor.

Aksini söylemeniz, aksine inanıyor olmanız, herhangi bir şiddet eylemi, kışkırtma vb içinde olmasanız dahi sizi sevgi düşmanı, kötü insan sınıfına koyuyor.

Her haziran ayında Avrupa'nın sokakları, toplu taşıma araçları, belediye binaları, bayrak direkleri bunların sembolleri ile dolduruluyor. Cesaret edebilen "ben bu dayatmaya karşıyım" diyebilsin bakalım. Sokağa çıkamaz hale getiriyorlar adamı.

Şimdi o LGBTT sembollerinin olduğu binaların, araçların, bayrak direklerinin üstünde İsrail bayrakları yer alıyor.

Avrupa'nın meydanları aksine fikir beyan edilemez resmi ideolojinin ilam levhasıdır. Bunun adına bir de özgürlük diyerek tersimizi döndürüyorlar.

Bunların distribütörleri, her ülkede vazifelerini yerine getiriyor. Bizde şu sıralar Fatih Altaylı oyuna girdi, ciğer ciğer İsrail propagandası yapıyor. Bir de "Fatih yaşlandı, bize yatırım yapın artık" diyen köle pazarının inci dişlileri var.

İsrail'in propaganda makinesi, askerlerinden daha iyi iş çıkarıyor. Biz bildik bileli bu böyledir.

Bizdeki iğnesi kırılası gramofonun nağamatı tanıdık...

Filistinliler topraklarını satmış, bu sebeple çoluk çocuğunu öldürmek hakmış... Bu hamakate inanan cahiller var elbette. Cahiller inanır ve borazanlığını yapar. Cehalet böyledir.

Şimdi, yeniden, antisemitizm yalanına sığınarak, hepimizi peşinen mahkum ederek İsrail'in devlet terörünü aklamaya çalışıyorlar.

Her onurlu insanın vazifesi, en azından doğru olana inanmaktır. Cesaret gösterip meydanda doğruyu haykırsın demiyorum, hakkı hak-batılı batıl bilsin diyorum. Cesaret ile onur arasındaki mesafe açılalı çok oldu zira.

Onursuzlar ise, kendilerine sunulan o yalan dünyanın enformasyonlarına iman edip ahmak çoğunlukla bir arada olmanın konforunu yaşamaya devam edecek.

1984'ün sinemalara doldurulan sürüsü, Orwell'ın fantezisi değildi. Bu sürü, hipnoz ediliyor. Sinema kapısındaki peçete dağıtıcıları değişiyor zaman zaman. Adnan Oktar gidiyor, Fatih Altaylı geliyor, Ümit Özdağ geliyor. Birbirinin necaseti üzerine oturan hipnozlulara peçete dağıtmakla memurdur bunlar.