Şenol Kaluç

Karar

Yalan Rüzgarı

1 Ocak 1990'dan 31 Aralık 1993 yılına kadar tam 1040 gün boyunca insanları hafta içi her akşam TV başına kilitleyen bir dizi vardı. Adını duyunca eminim 40 yaş üstü hemen herkesin yüzünde bir tebessüm oluşacak: Yalan Rüzgarı.Bu dizinin benim için bir başka anlamı daha var. Dizinin o yıllarda yayınlanan bölümlerindeki ana karakterlerden biri olan Vi

Ölmek mi yoksa yaşamak mı

Türkiye'de pek çok şey genel geçer, beylik bilgiler üzerinden okunur; bu şekilde okunduğundan da hemen hiçbir konuda sağlıklı konuşulamaz. Ekonomi, tarih, coğrafya, sosyoloji vs. bilmeden derin değerlendirmeler yapmak, işin uzmanlarına kahvehane ağzı ile ayar vermek, büyük büyük laflar etmekten zevk alırız.Uzman derken disiplinler arasında ilişki k

Bin cihana değişmem öksüz Türklüğümü!

7 Ocak Dr. Sadık Ahmet'in doğum günü. Yıkılan bir imparatorluğun geride kalan bir bakiyesi olarak yok sayılmak istenen ama isteseler de yok edilemeyen bir yadigârın, Türklüğün temsilcilerinden birisi idi kendisi. Hayatını Batı Trakya Türklüğü ve Müslümanlarının varlığını kabul ettirmeye adadı ve bu uğurda ağır bedeller ödedi. Aramızdan şüpheli bir

Selahaddin ya da Orhan olabilmek!..

Doğadaki canlı türlerinin neredeyse tamamının ortak özelliği herhalde istilacı olmaları. "Yaşamak için öldürmek" kulağa itici geliyor ve rahatsız edici bir durum. Gelgelelim ki yaşamın temel kurallarından birisi. Yaşamını devam ettirmek için güçlü olmanız da tek başına yeterli değil; dünya denen büyük laboratuvarda akla gelen-gelmeyen yüzlerce belk

Zor zamanlarda yaşıyoruz

Hayat bazen ummadığımız derecede zorlu oluyor. İş, aş, eş, dost derdi ile o denli meşgul oluyoruz ki yanı başımızda akıp giden hayattan zevk alamıyoruz. Hayatta zevk aldığımız şeylerde sınırlı olunca haliyle dertlerimiz de katlanarak artıyor. Ülkece depresif haller sergiliyoruz.Bu ülkede pek çok erkeğin tek eğlencesi futbol ama onun da yıllardır ta

"Bütün Dünyanın gözleri üzerimizde Yeni kuracağımız toplum Tepedeki Şehir olacak"

Şam'ın düşmesi ile birlikte yıllardır süren Suriye İç Savaşında yeni bir aşamaya geçildi. Yıllardır bu savaşın acısını çeken milyonlarca insan var ve daha fazla acı yaşamamak hakları olsa gerek.Bir devir sona ererken geleceğin neler getireceğini ise hep birlikte göreceğiz ama medyada köpürtüldüğü gibi milyonlarca insanın koşarak geri döneceğini düş

Ya nasip!..

İnsan güzel şeylere meftun olur mu, olur. Güzel bir türkü ya da şarkıya kim hayır diyebilir ki Demez ama insan tuhaf bir canlı, ruh halimiz çok değişken. Çok değişken olduğu için de güzellik bile bizi bazen cezbedemez. Cezbetmediği için de o anın tadını çıkaramayız.Pesimist olmak için çok fazla sebebimiz olduğundan olsa gerek biraz eğlensek, gülsek

Öğretmenler başımızın tacı!..

Hafta sonu bir öğretmenler gününü daha güzel sözlerle geride bıraktık. Bıraktık ama güzel sözlerden öte gidebildik mi; tartışılır.Yıl boyu hırpaladığımız öğretmenlere övgüde sınır tanımadığımız gibi çeşitli vesilelerle yergide de yine sınır tanımadık. Her zamanki gibi -gerçekleşmeyecek- vaatler havada uçuştu. Hatta sosyal medya uydurmaları üzerinde

Geleceğe bakmak: Yapay zeka ve mavi yakalılık

Dünya başka bir yere doğru giderken bizim kısır döngü içinde kalma ısrarımız hiç hayra alamet değil. Yüz yıl öncenin reçeteleri artık dar geliyor ve yeni reçeteler yazmamız gerekiyor.Yazılmalı desem de bu topraklarda bunu yapmak çok zor çünkü öğrenilmiş çaresizliklerle çevrelenmiş durumdayız. Çoğu kez bizden adam olmaz diye çıktığımız yolda adam ol

Misvak mı sünnet diş temizliği mi Statüko mu huzur mu

Geçenlerde bir sohbet esnasında kıymetli hocam Ali İbrahim Savaş'ın sorduğu bir soru gerçekten çok can alıcı idi. Soru aslında bizim kadim sorunlarımızın kökenlerine de işaret ediyor, bu topraklarda uzun süredir kayıp olan hikmetin kaybolmasının nedenine de ışık tutuyordu.Eminim merak ettiniz; bu nasıl soru ki, bu kadar çıkarımda bulunabiliyorsun d