Barbar Trump Çağı ve biz!

Ukrayna liderinin Oval Ofisteki ziyareti sırasında yaşananlar tarihsel olarak bir geriye gidişin göstergesi olsa gerek. Başkan Trump, Başkan Yardımcısı J.D. Vance ve muhtemelen Trump adına görevli bitişik gazetecinin modern zamanların diplomatik nezaketine yakışmayan bir üslupla misafirlerini canlı yayında aşağılarken aynı zamanda ABD'nin uluslararası saygınlığına bir (kere daha) darbe vurulduklarını umursamadıkları açıkça görüldü.

Bu sahne açıkça gösteriyor ki, ABD ve müttefikleri arasındaki ilişkilerin yeni baştan inşa edilmesi gerekli. Trump'ın çağımızın bir devlet başkanı gibi değil de tipik bir İlk Çağ ya da Orta Çağ kralı-imparatoru-padişahı gibi bir davranış sergilemesi sadece Trump'ın kişiliği ile açıklanamaz. Öyle ki, çağımız müsaade etse, Trump'ın görünen psikolojisi hemen oracıkta Zelenski'yi derdest ettirip zindana attırabilir ya da daha ileri gidip kellesini bile vurdurabilirdi.

Ama Trump bile bu çağda böyle bir barbarlığın yapılamayacağını biliyor. Bilse de bu bize pek bir şey kazandırmıyor. Dünyada güvenlik devleti konsepti hızla güçlenirken, Trump geçen sefer de olduğu gibi- sıradan Amerikalıların gururlarını ve zaaflarını okşayarak ABD'nin kendisine biçtiği tarihsel misyonu terk etmek istediğini açıkça gösteriyor. Misyon derken bu misyonun her anlamda çok da iyi olduğunu söylemiyorum.

ABD dün, bugün ve yarın da daha çok kendi çıkarını düşünecek ama ABD'nin kendi çıkarını düşünürken bile bugüne kadar tahmin edilebilir bir çizgisi vardı ancak geçen hafta itibariyle bu çizgi tamamen belirsizleşti.

Bundan sonra ABD ile iş tutacak her ülke, her müttefik her an ABD tarafından yüz üstü bırakılabileceğini bilerek hareket etmek durumunda. Aslında bu Amerika için eskiden de böyle idi ama eskiden bu yüzüstü bırakışlar bu denli aşikâr yapılmıyordu.

Bizde çok hatırlandığı için yazabiliriz. Sık sık ABD'nin bize Kıbrıs Barış Harekatı sırasında ambargo uyguladığı söylenir. Ama aynı ABD'nin kendi koyduğu ambargoyu kendisinin alttan alta deldiği üzerinde pek durulmaz. Bugün kamuoyuna açıklanan gizli belgeler, ABD'nin Yunanlıları kamuoyu açıklamaları ile teskin ederken bize de bir taraftan aba altından sopa gösterirken diğer taraftan da bir nebze izin verildiğini gösteriyor.

Trump'ın yaptığı bunlara benzemiyor. Trump bambaşka bir seviyede ve tam da o tartışma sırasında korktuğunu iddia ettiği 3. Dünya Savaşına çanak tutuyor. Belki Avrupa'nın savaşın ağırlıklı yükünü kendilerine yıkmasından ciddi rahatsız ve Avrupa'nın kendisine gelmesini istiyor. Ama üslup bu mu olmalı idi tartışılır.

İngiltere, Fransa, Almanya ve birçok Avrupa devletinin Ukrayna'ya en yüksek seviyede sahip çıkmaları belki de bu uyarının alındığının göstergesi.

Çok açık ki; Trump ikinci döneminde Putin'e net bir şekilde özeniyor ve onun gibi olmak istiyor. Amerika'nın kurulu müesses nizamı buna izin verir mi vermez mi, bilinemez ama görünen o ki Trump adeta ABD içine sokulmuş bir Truva atı gibi Amerikan'ın tüm imajını yerle bir etmek ve yeniden çizmek için elinden geleni yapıyor.

Zaten berbat geçmiş bir Biden döneminin arkasından böylesine bir figürün, Amerikan halkı için güvenlik tesis etme iddiasında iken tam tersi sonuçlar doğuracağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok.