Kuva-i Milliye fetvasını veren zat (1)

Biz şimdi, İngilizlerin baskısıyla, bu milletin ölüm fetvasını veren şeyhülislâma rağmen, o fetvayı reddederek; yeniden cihad ve diriliş fetvası verip, Anadolu'yu ayağa kaldırıp işgalcileri kovdurarak kurtuluş vesilesi olan fetva kahramanını arıyoruz.

Fakat bu fetvanın önemini anlayabilmek için, önce fetvanın dinî ve tarihî önemini bilmemiz gerektiğini düşündüm ve bu yazıyı iki kısma ayırarak, birincisinde fetvanın dinî ve tarihî önemini, ikincisinde de, Kuvay-ı Milliye (veya, diriliş) fetvasını veren kahraman âlimin durumunu anlatmayı uygun buldum.

A- Fetvanın Din, Devlet ve Tarih Cihetlerindeki Önemi:

İslâmî idare; merkezde halife (padişah) olarak, bir cenahı şeyhülislâm, bir cenahı sadrazam olmak üzere iki kanat üzere şekillenmiştir. Haliyle şeyhülislâm dinî ve uhrevi işlere bakar, sadrazam ise dünyevi işlere bakmakla beraber yine şeyhülislâmın fetvasına göre hareket ederdi. İşte bu sistemle İslâm ve Müslümanlar dünyaya hâkim olmuş.

"Fetva nedir" denilirse, fetva, İslâm hukukuna göre, şeyhülislâmın verdiği karardır. Aynı zamanda bu bir edille-i şer'iyye meselesidir. Sonuç olarak, Müslümanların hayati meselesidir. Bunu şuradan da anlayabiliriz ki: Hulefâ-i Râşidîn döneminde, ilmin kapısı olan Hz. Ali (ra) bu şeyhülislâmlık görevini yapmış, Hz. Ebu Bekir (ra) gibi Sıddık-ı Ekber ve adalet timsali Hz. Ömer de (ra), aynı fetvalara uyarak Ömerü'l-Âdil olarak cihana nam salmış.

İşte fetva, İslâm adaletinin ve istikametinin teminatı olarak uygulandığı nisbette hep muvaffak olnmuştur. Onun için biz de şimdi onlarla övünerek teselli buluyoruz. Evet, bu sistem ne derece adaletli olarak işledi ise o derece muzaffer, bu sisteme uyulmadığı nisbette de, o derece perişan olunacaktır.

Mesela: Kanuni'ye gelinceye kadar ve Kanuni'nin ilk dönemleri de dâhil İslâm hâkimiyeti devam etmiş; yani, uyulduğu nisbette muzafferiyetler devam etmiş; ne zaman Kanuni, bu başarıları kendinden zannedip de, şeyhülislâmı dinlemeyip, Avrupa'dan kanun alarak, kararları da kendi vermeye başlayınca, Osmanlı önce duraklayıp, sonra da felâketlerden felâketlere sürüklenmiştir.