Kur'ân salihatı neden mutlak bırakıyor

Bu sorunun cevabı için başta bu terimin anlamını verip izahını yaparak, bilahare meselenin Risale-i Nur'la vuzuha kavuşmasına gayret edelim."Salihat", Bakara Suresi 253. ayette; "iman edenler ve salih amel işleyenler" diye ifade edilir. Demek salih amelin Kur'ânî ifadesinin imanla mühim bir ilişkisi vardır. "Salihat" aynı zamanda Kur'ânî ve ihlaslı işler demektir. İhlaslı işler ise; bir emre, buyurulduğu için uymak demektir. Artık ona dünyevî veya nefsî hiçbir şey engel olamaz. Yani emrin dışında herhangi bir sebebi ona şerik etmek; şifayı zehir etmek gibidir. Onun için bir beyitte: "Bizim Hüda'ya nidamız rızk için değildir haşa! Hüda rezzak-ı alemdir rızıksız insan yaratmaz ya! denilmiş Bir başka yerde: "Sanma biz bu dünyaya taleb-i devleti cah etmeye geldik. Biz bu dünyaya bir yar için 'ah!' etmeye geldik." Beni hayrete düşüren sözlerden birisi de; Erzincanlı veli Terzi Baba'nın: "Vallahi ben dünya için Allah demem" sözüdür ki; bir insan, bu dünyayı nasıl bu derece ıskalayıp Allah'ın (cc)' yüce ismini, dünyaya bulaştırmama takvasını gösterebilir Bu sözü bizzat onun türbesindeki kitabeden okuduktan sonra; onun istiğnasına, salahatına ve ihlâsına hayret etmişimdir. Onun bu fiilinin diğer bir ifadesi; tabiri caizse bâkî elmasları fâni, kırılacak cam parçalarına feda etmemektir. Demek fâniyi bâkîye bulaştırmak adeta; "altın çekiçle taş yontmak" gibidir. Terzi Baba'nın bu derece takvası, bir salihattır. Ancak biz bunu prensip olarak benimsediğimiz halde ne derece günlük hayatta istimal edebiliriz Bediüzzaman'ın kendisi de, salihat timsali olup; "Sünuhat" isimli eserinde: "Kur'ân salihatı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün güzellikler ve hayır, çoğu nisbîdirler; neviden nev'e geçtikçe değişir, sınıftan sınıfa nazil oldukça ayrılır, mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir." diyor. Yine Üstad, ihlaslı bir dirhem amelin ihlassız batmanlarla amellere müreccah olduğunu ifade eder. Cesaret, sehavet cömertlik, erkekte gayrete, hamiyete ve muavenete sebeptir; kadında nüşuzeye aksiliğe, vekahete arsızlığa ve utanmazlığa, zevç hakkına tecavüze sebep olabilir. Mesela; zayıfın kavîye karşı