En büyük güç (1)

Bu meselede de, meramımızı ifade etmeden fehme gelebilecek mahzuru def edelim. Evet elbette en büyük güç Allah(cc) dur. Ancak burada bizim kastımız beşeri alemdeki güçlerdir.Bu gün dünyada çok büyük güç gösterileri sergileniyor ve o da, "tilkinin 99 türküsü vardır hepsi de, tavuk üzerine" kabilinden maddi silahlar üzerindedir. Halbuki "Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür." Yani dünya müthiş bir maddi silah yarışına sahne oluyor. Silah deyince aslında illa ateşli silahlar anlaşılmamalı. Çünkü şartların değişmesiyle bütün silahlar geçersiz ve atıl hale gelebilir, mesela; bir barış ve korona gibi. Onun için bu silahları bir de geniş zaviyeden ele alalım. Aslında silahları maddi ve manevi diye ikiye ayırmak icab eder ve gerçek silahların manevi ve fikri silahlar olduğunu bilmemiz gerekir. Onun için "doğru fikir atom bombasından etkili" denilmiş ve Yunus Emre: "Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" demiştir. Çünkü maddi silahların menzili sınırlıdır ve etkileri muvakkattir. Yani silahlı güçler bir yeri işgal etse ancak muvakkaten muhafaza edip, sonunda aklı selime devreder. Yani süngü ile alınan yerlerin sınırları neticede kalemle, bilimle ve fikirle çizilir. Fakat Manevi silahların menzili dahi bilinemeyip, daha uzun menzilli, kapsam alanı muhit (geniş), daha uzun süre etkilidir ve ebedi saadeti netice verir. Onun için "kılınç yarası geçer söz yarası geçmez" denilmiştir. Bediüzzaman 'uzun menzilli' silahlardan pek bahs etmez, onu ilgililerine havale eder. Fakat, bilakis "Dünya büyük bir manevi buhran geçiriyor. Manevi temelleri sarsılan Garp cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felaketi gittikçe yer yüzüne dağılıyor. Bu müthiş sari illete karşı İslam cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak Garbın çürümüş kokmuş tefessüh etmiş (kokmuş) batıl formülleriyle mi Yoksa İslam cemiyetinin ter'ü taze iman esaslarıyla mı Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için ben yalnız iman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum." "Dar düşünceler dar görüşler" derken bunların, günümüzün veba ve belası olan ateist ve deisleri de, kapsam alanına aldığını görüyoruz. Bediüzzaman teknolojiye karşı değil hatta birinci dünya savaşı öncesi talebelerine silahlı eğitim de, yaptırmış ve teknolojiye, "medeniyetin mehasini" (güzellikleri) der. Fakat önceliği fikri güce verip öbürlerini; sona bırakmıştır. Hatta o -bu hali gerçi umuma teşmil edilmez, - "Bu kafirlerin güllesi beni öldürmeyecek..." deyip sipere dahi girmediği vakidir. Bunu sadece manevi silahın üstünlüğünü ispat için zikrediyorum, herkesin yapması ve istismar için değil. Yine; "fikre fikir gerek bu verir yüze aklık , fikre yumruk sıkılmaz işte