Cerbeze tuzağı

Cerbezeyle, günlük hayatımızda çok yoğun karşılaştığımız halde onu pek fark edemediğimiz kanaatindeyim.Biraz bu tabirin etimolojisine bakarak, biraz da âlimlerin ve mütefekkirlerin sözlerine kulak vererek anlamaya çalışalım. Cerbeze Arapça kökenli "crbz" kökünden gelen ve aşağı yukarı aynı veya benzer anlamla Türkçe'ye geçen; 'hilekârlık' ve 'dolandırıcılık' anlamlarına gelen bir kelime ve tabirdir. Cerbeze, toplumda makbul bir matahmış gibi takdim edildiğinden yol açacağı felâket pek fark edilememiştir. Zaten cerbeze edenin maksadı da, fark ettirmeden insanları kendi maksadına alet etmektir. Nur Külliyatında cerbeze, aldatıcı bir zeka olarak nitelenmekte olup Bediüzzaman bu meselede şöyle demektedir: "Sebeb-i ihtilâf, hâkim-i zalim zalim bir hâkim olan cerbezedir. Fikr-i tenkit ve bedbinliğe istinad eden cerbeze daima zalimdir." Yine cerbeze hakkında Üstadımız şunu söylemektedir: "Müteferrik büyük işlerde yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek fenalığı çok göstererek hasenata galip etmektir". Bediüzzaman'ın bu gibi ifadelerine göre cerbeze; aynı zamanda bir yalancılıktır. Çünkü Bediüzzaman bir başka yerde de: "Mübalâğa zemm-i zımnîdir gizli bir kötüleme" demektedir. Bu meyanda bir başka tesbiti de şudur: "Şu cerbezenin tavr-ı acibi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile her şeyi temaşa eder." Yani cerbeze; uzun zamanda yapılan hata ve yanlışları bir anda yapılmış gibi gösterip mübalâğa eder. Yine cerbezenin efkâr-ı ammedeki tesiri sorulunca da, "Bak, o seyyiedir ki, Ararat Dağı Ağrı Dağı kadar bize zulüm ve tahkir eden ecnebi bir devleti İngiltere ne safsatalı bahanelerle, bilmem hangi tarihte Kırım'da bize yardım etmiş gibi yavelerle, bize dost olabilecek surette gösteriyorlar. Hem Süphan Dağı kadar İslâmiyet'in izzet ve şerefine çalışan güruh-u mücahidîni, acib bahanelerle en fena derekesine indirip, millete düşman gibi gösteriyorlar" der. Evet Üstad Hazretlerinin bu ifadesinin isbatı olarak; İngiliz, sömürgeleştirdiği o kadar İslâm ülkesi yetmiyor gibi her hayırlı teşebbüsümüzde önümüzü de kesmiş ve bize dünyayı zindan etmiştir. Mesela: İngiltere, hayırlı teşebbüslerimizden birisi olan Meşrutiyet'in (1876) ilânı devresinde, kendi sömürgeleri bizdeki demokratikleşmeyi görürse kendilerine karşı ayaklanacakları