'Yalnız değilsin Tolga' dendiğinde, Can Atalay gibi birçok isim dillendirildiğinde şu cümleler nasıl akıp gelmez Ya da hukuk ve adalet konusundan dem vurulduğunda şu cümleler nasıl akıp gelmez
Bitmez canın acısı döşlerde kör olası mahpus yalnızlığı
Duvarlar buz, avlu buz, karanlık buz Üşür canlar bitmez şu dağların karı, yağmuru
Ha bir başına ha kalabalıklarla bomboş
Yok mu kendini bilen şu âlemde
Hukuk ve adalet, muhalefet partileri, bağımsız medya
Her geçen gün bu kavramların önemi daha da hissediliyor.
Dillerde hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, hukuk ve adalet Neredeyse hukuk ve adalet geçen her cümleye dikkat kesiliyoruz.
Eksikliğini derin bir şekilde hissettiğimizden zââr
'Hukuk devletinin temel amacı, siyasal erkin ve onun sahip olduğu gücün keyfi biçimde kullanımının önüne geçmektir.'
Tanımları dile getirirken ne kolay söylemesi. Ve fakat yaşananlar ortada
Muhalefet partilerinin vaziyeti de iyi değil maalesef. Şu anki medya sebebiyle çoğu sesini duyuramıyor bile. Hedef kitlesine derdini tam olarak anlatamıyor.
Anca muhalif kanallardan ne kadar ulaşabilirse.
Ana muhalefet partisi de bir başka havada. Seçimden bu yana kaç ay geçti. Yapılan tartışmalar 'o koltuk, bu koltuk' çerçevesini geçemedi.
Kurultay sürecinde olması hasebiyle aylardır 'şu delege, şu ilçe' cümlelerinden başka neredeyse bir şey duyamadık.
Oysaki etrafımıza bir bakılsa görülecek ne büyük meydan okumalar yaşanıyor. Jeopolitik gerginlikler, çatışmalar, büyük güçlerin kapışması vs.
Bu noktada sahada görüştüğüm bir kardeşimizin şu cümlesini tekrar belirtmek isterim: