Devletin Bekası Aileyi Korumaktan Geçer

Sessiz sedasız imzalamıştık İstanbul Sözleşmesi'ni. Tam 26 dakikada Meclisten geçirmiştik. Her konuda kavga eden Meclis üyeleri oy birliği ile tam 26 dakikada kabul etmişti. Üstelik şerh koymadan, şartsız koşulsuz tüm maddelerini kabul eden ilk ve tek ülkeydik. Üstünden yıllar geçtikten sonra aileler dağılmaya başladığında, sinsi planlar meyvelerini verdiğinde tartışmaların odağı olmuştu İstanbul Sözleşmesi. Mağdur aileler ve yakınlarının şikâyetleri, Milli Gazetemizin özel İstanbul Sözleşmesi sayısı, Yenidevir kitaptan çıkan Kod Adı: İstanbul Sözleşmesi kitabı, STK ve platformların çalışmaları sayesinde 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmiştik. Peki, tüm bunları niçin hatırlattık Hatırlarsanız sözleşmeden çekilmemize rağmen iktidar partisinin kadın yapılanması KADEM "6284'ü daha sert bir şekilde uygulayacağız, yeni sözleşmeler imzalayacağız" diyerek tepki koymuştu. Aralarında KADEM'in de olduğu altı üniversite ortaklaşa olarak 12-13 Mayıs 2022 tarihinde "Toplumsal Cinsiyet Adaleti" Kongresi düzenleyecek. pushfn('ads'); Bu arada 20 Mart 2021 tarihinde kaldırılan İstanbul Sözleşmesi'nin feshi işleminin iptali istemiyle açılan davalar Danıştay 10. Dairesi tarafından 28 Nisan'da karara bağlanacak. Danıştay'ın böyle bir karar alacağı günlerde İstanbul Sözleşmesi'nin yılmaz savunucularının toplumsal cinsiyet kongresi düzenlemesi hem zamanlama açısından hem de "toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı yerine "toplumsal cinsiyet adaleti" kavramını kullanması bakımından manidar bulundu. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor KADEM, Toplumsal Cinsiyet Adaleti sempozyumunu ilk defa bu sene yapmıyor. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi'nin bu sene sekizincisi gerçekleşiyor. Geçen senelerde eşitlik kavramını kullanıyordu da bu sene adalet kavramını tercih etmiş de değil. Sorun ve tepkilerin asıl odağı toplumsal cinsiyet kavramı üzerine yapılan çalışmalar olmalı. Zira asıl tehlike ne adalet kavramında ne de eşitlik kavramındadır. Asıl tehlike cinsel eşitlikte değil! Asıl tehlike toplumsal cinsiyet kavramının ta kendisinde. Asıl tehlike fıtratı yok sayan, kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlayarak çatıştıran, kadın ve erkek cinsiyetlerini toplumun inşa ettiğini, kadın ve erkek cinsiyetleri dışında başka cinsiyetlerin varlığını iddia eden bu kavramda. Asıl tehlike adalet ve eşitliğin TOPLUMSAL CİNSİYETTE aranmasında! Adalet, kadının kadın; erkeğin erkek olmasıdır. pushfn('ads'); Kadını şiddetten korumak istiyorsak bunu erkeğin tam karşısında konumlayarak, erkeği mutlak kötü ilan ederek yapamayız. Erkeği ve kadını çatıştıran, üçüncü bir cinsiyetin varlığını kabul eden böylesi bir kavram ve ideoloji kadına yapılan en büyük kötülüktür. İstanbul Sözleşmesi'nin kabul edilmesi ve 6284'ün yürürlüğe girdiği yıllardan itibaren kadınların daha çok şiddet mağduru olması da toplumsal cinsiyet temelli çalışmaların neye hizmet ettiğinin delilidir. Bu arada toplumsal cinsiyet çalışmaları KADEM'in düzenlediği kongreyle kalmıyor. Hatırlarsanız MEB bir aralar Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (ETCEP) ile gündeme gelmiş, tepkiler üzerine geri adım atıldığı açıklanmıştı. Anlaşılan o ki eğitimde