1915 Çanakkale Köprüsü yakında açılacak

1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılışına çok az bir zaman kaldı. Birkaç haftalık bir zamandan sonra yeni ve çok önemli bir eser daha hizmete açılacak. Türkiye, salgın döneminde de alt yapı hizmetlerinin tamamlanmasına önem verdiğini gösterdi ve başlanan projelerin tamamlanması için büyük gayret gösterildi. Tarihî tecrübeler itibarıyla farklı alanlarda Avrupa ülkeleri ile kıyaslanmaya alışkınız. Bu sebeple alt yapıyla ilgili projeleri ve sonuçlarını da genel olarak bu ülkelerdeki gelişmelerle karşılaştırmamız yerinde olur. Bu da Türkiye lehine hayret verici sonuçları görmemize imkân verecektir. Türkiye'nin alt yapı projeleri ABD ile kıyas edildiğinde de benzer bir tablodan bahsediliyor. Elbette bunu Batı dünyasının çöküşü ile ilişkilendirmek gibi bir kolaycılığa kaçmayacağız fakat Türkiye'nin atılımlarının göz doldurduğunun altını da çizmemiz gerekir.Türkiye'nin başarısının alt yapı hizmetleriyle sınırlı olmadığı, hemen hemen her alanda yıllara yayılan bir değişim dinamiğinin oluştuğunu söyleyebiliriz. Daha dün diyebileceğimiz bir zamana kadar geleceğe dair beklentiler oldukça sınırlıydı fakat bugün dünyanın da değişmekte olduğunu göz önünde bulundurarak Türkiye'nin hayallerinin yakın coğrafyasını da harekete geçirdiğinden bahsedebiliyoruz. Libya'dan Kafkaslar'a uzanan hatta, salgın öncesiyle bugün arasındaki fark, yakın coğrafyamızdaki değişimin jeopolitik olarak da değer ürettiğini göstermektedir. Eğer bir değişim dinamiği oluşmasaydı bugün tek tek hayata geçtiğini gördüğümüz projeler birbirini tamamlayacak bütünlükte olamazdı. Nitekim bu bütünlük sayesinde coğrafyamızın da yeni bir dinamizme kavuştuğunu söyleyebiliyoruz.Türkiye'nin önceden de hayalleri vardı. Ülke olarak önümüzde belirli hedefler vardı ve bir bakıma toplumsal bütünlüğümüzü de bu hedeflere ulaşma gayesi ile sağlayabiliyorduk. Fakat dikkat edilirse özellikle Batılılaşma tarihimiz boyunca önümüze koyduğumuz hedeflerin çerçevesini çizerken farklı gerçekliklerden hareket etmiştik. Bu, son dönemdeki hedefler için de geçerlidir. Avrupa Birliği gibi hedefler kaçınılmaz olarak bize ait olmayan dinamiklere dâhil olmayı gerektiriyordu. Bu sebeple hayallerimizin sınırları daha en baştan belli oluyordu. Çünkü kendi gerçekliğimizden kopmak gibi bir olumsuzluğu yaşıyorduk.Bugün ise Türkiye'de büyük değişimlerden bahsediyoruz. Atılan adımları ve sonuçları sıraladığımızda büyük değişimleri görürüz. Fakat değişim dinamiği oluşmamışsa bütün bu gelişmelerin etkisinin sınırlı olacağı açıktır. Hatta bir dönem sonra atılan kimi adımlardan vazgeçilebileceğini ya da atıl bırakılacağını geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz. Şükür ki Türkiye'nin bundan sonrası için geçmişte yaşadığımız bu tür olumsuzluklar geçerli değildir. Artık Türkiye'yi harekete geçiren Avrupa Birliği gibi bize ait olmayan hayaller değildir. Bugün dâhil olduğumuz değişim dinamiği kendi gerçekliğimizden güç aldığı için