Mali halkı Fransa'yı kovuyor

Fransa'nın uzun zamandır Sahel bölgesinde yeniden hâkimiyet kurma mücadelesi içinde olduğu biliniyordu. Fakat yeni bir koloni imparatorluğu kurup kuramayacakları konusunda açık bir kanaat yoktu. 1960'larda başlayan bağımsızlaşma sürecinde Batılı emperyalist devletlerin hâkimiyetini bütün alanlarda kırmak mümkün olamadığı için Afrika devletlerinin başarısına dair de soru işaretleri vardı. Doksanlı yılların başından itibaren Fransa'nın Cezayir'de darbe girişimi ve yıllar sonra Libya'ya askerî müdahaleler yeni bir duruma işaret etmişti. Fransa yerli halkları, toplumları kışkırtarak siyasî karışıklık çıkarmak istediğini göstermişti. Cezayir Bağımsızlık Savaşı büyük bir başarıydı. 1990'ların hemen başında Cezayirlilerin kendi başlarının çaresine bakabileceklerini göstermesi bu başarının pekişmesi anlamına gelecekti. Fransa'nın askerî müdahalesini bu başarıyı önleme arayışı olarak görebiliriz. Bu olay ile birlikte İslam ülkelerinin terör kıskacına alınma dönemi başladı. İç karışıklık yıllarca sürdü fakat Cezayir çözülmedi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra hızlanan bağımsızlaşma süreci çok önemliydi. İlk anda bariz bir başarı beklenmemeliydi fakat bunun tam aksi oldu. Eski kolonilerin bağımsızlaşamadığı söylemi, kolonyalizmin devam ettiği yorumlarına yol açmıştı. Türkiye'nin son yıllarda sonuçları görünür hâle gelen Afrika açılımına karşı ortaya çıkan "ne işimiz var oralarda" tepkisini de bu kabul ile izah edebiliriz. Hâlbuki Afrika ülkelerindeki bugünkü gelişmeler, eski koloni ülkelerinin birçoğunda önemsenmesi gereken bir dinamizm yaşandığını gösterir. Mali halkının Fransa karşıtı tutumu buna bir örnektir. Fransa, Cezayir'de olduğu gibi Sahel bölgesinde terör ile ülkeleri dize getirmeye kalktı. Farklı terör gruplarını desteklemek veya kışkırtmak suretiyle ülkeleri istikrarsızlığa sürüklediler. Darbe girişimleri de bunlardandır. ABD ve Avrupa ülkeleri de benzer bir anlayışa sahipti. Fakat nedense bu durum hiçbir zaman entelektüellerin gündemini işgal etmedi. Doğu'nun Batı karşısındaki konumunu birçok açıdan sorgulamak âdettendi fakat Batı'nın "üstünlüğü" hakkında sorgulayıcı bir tavır yoktu. Oysa Batı ülkeleri Afrika'da, Asya'da, Latin Amerika'da her yöntemi uygulayabiliyordu. Batılı emperyalist ülkelerin faaliyetlerinin sorgulanmamasını suçu içeride aramak gerekçesi ile izah ettiler. Batılı emperyalist devletler gayr-i meşru yöntemleri kullanmakta tereddüt etmemesine rağmen eski gücüne yeniden ulaşabilecekler mi Bu soruyu farklı şekillerde sorabiliriz. Mali halkı Fransa karşısında başarılı olacak mı Fransa'nın eski kolonilerinden bazılarının Mali'ye yaptırım uygulamak istemesini hangi gerekçelerle açıklamak gerekir Onlar da galiplerin yanında yer almak mı istiyor Bu sorulara sağlıklı cevap verebilmek için muhakkak yerel dinamikler iyi analiz edilmeli ve bunların bugün bütün dünyayı etkileyen değişim süreci ile ilişkisi ortaya çıkarılmalıdır. Türkiye gibi ülkelerin başarısı ile Mali halkının Fransızları