Salih Tuna

Sabah

Depremden sonraki en seksi erkek

Biz 99 depremini yaşayanların travması hayli uzun sürdü. Uykusuz, huzursuz geceler bitmek bilmedi. Kaç zaman sonra bile "İnşallah deprem meprem olmaz da bi güzel deliksiz uyku çekeriz" hasreti terennüm edildi. Bu arada ahali de acayip bilinçlendi. Depremin şiddeti ile büyüklüğü arasındaki farktan tutun da "ana deprem", "öncü deprem" ve "artçı depre

Uslanmazsan şamar gelir

Emrihak vaki olup Bahçeli (maazallah) aramızdan ayrıldığında Cumhur İttifakı'nın yıkılacağı "vehmine" kapıldılar. Gerçekleşmeyen beklentileri nekahet döneminde öyle bir paranoyaya dönüştü ki "Öldü ama saklıyorlar!" demeye başladılar. Sayın Bahçeli ortaya çıkınca akıllara seza tüm komplo teorileri çöktü. İçlerinde eşek kadar adamlar olsa da bunlar n

Bunu tutuklayın, onu sevin

Fakire "yandaş" diyenlerin çoğu ya CHP'den milletvekili oldu ya da olmak için matine-suare kapıları tırmaladı ama başaramadı. Şimdiye değin kimse için "Onu sevin" demedim. Bunlar, yolsuzluk iddialarını yan yana dizsek burdan Eyfel'e yol olacak adamlarını sevmekle kalmıyor, başta sanatçılar olmak üzere herkesi sevmeye icbar ediyorlar. Aynı şekilde,

AK Parti'nin büyük çaresizliği

Bir sokak röportajına muttali oldum, dondum kaldım. Bunlar gerçekten de "başkalaşım" illetine yakalanmışlar. Soru şuydu: "Marmaray'ı kim yaptı" Son derece basit bir soru değil mi Zira, Marmaray projesi başlangıcından bitimine kadar hemen her gün tartışıldığı için kimin yaptığını "sağır sultan" bile duymuştu. Kaldı ki, CHP'liler de Marmaray'a engel

Sen kazık mı çakacaksın

"Ölenle ölünmez" şeklinde hülasa edeceğimiz "teselli döneminin" demode olduğu tuhaf zamanlara geldik. Ölen kalanın en yakını da olsa, hep "başkasıdır" artık. Kalanlar da (çok azı hariç) ölüm duygusuna karşı öyle "başkalaşıma" düçar olmuşlar ki, sanki dersin hiç ölmeyecek, dünyaya kazık çakacaklarmış gibi. Oysa "ölüm değirmeni" dur durak bilmez, her

İflah etmez bu dert beni

İsmet Paşa İlkokulu'na henüz başladığım yıllarda, özellikle milli bayramlarda hemen her dükkânın önüne asılan bayrağımızı öpmeden yürümezdim. Erdoğdu Mahallesi'nden Meydan'a kadar yürürken sokaklarda caddelerde gördüğüm her ay yıldızlı bayrakla göğsüm kabarır, bayrağımızın kırmızısını adeta içime çekerdim. KTÜ'de çalışan rahmetli babam Mehmet Kayac

O defteri elime geçirdim

Kimseciklere çaktırmadan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "olağanüstü süreç defterinin" peşine düştüm. Ne zamandan beri mi Esenyurt Belediyesi'ne kayyum atandığı günden tam 24 saat önce. Pardon, kayyum hadisesinden 1 gün sonraydı galiba. "Çok zor oldu" demek isterdim ama CHP'deki "köstebeğim" sayesinde o kadar da zor olmadı doğrusu. Boşuna uğraşmayı

Özgür Özel'in İmamoğlu'ndan farkı

Nerden bakarsanız bakın manzara-i umumiye "eski dünya sisteminin" bütün değerleriyle "hercümerç" olduğunu gösteriyor. Nah şuracığa yazıyorum: Birileri bugün demokrasiden veya insan haklarından veya liberalizasyondan söz etse akla ilkin nereye göz diktiği veya hangi işgalin peşinde olduğu gelir. Gerçi hayli zamandır bu böyle. Çağdaş Batı uygarlığını

Çocukları katledilmiş gayrimenkul

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyenleri "biat" etmekle itham ediyor, hiçbir şekilde eleştirmedikleri iddiasıyla da "koyun sürüsüne" benzetiyorlardı. Dört bir yandan saldırıya geçen müstevliler de (küresel medya organları ve algı operatörleriyle) "Diktatör" tesmiye ettikleri Erdoğan'ın meşruiyetini yok etmeye çalışıyorlardı. Ki, böylece her türlü mü

Takan takana

Bunlar bir ara birbirlerine acayip takıyorlardı. CHP Genel Başkan Yardımcılarından Prof. Hurşit Güneş verdiği bir röportajda dile getirmişti ya hani, onu diyorum. "Bakın çok ilginç bir şey yapacağız" demişti, "Üçgen biçiminde birbirimize takacağız. Ben Haydar Bey'e takacağım, Haydar Bey Mehmet Bey'e takacak, Mehmet Bey de bana takacak..." (Gazeteci