"İşi dolaştırıp inanmaya getiriyorsun doktorum!"

Einstein "Korkarım ki bir gün teknoloji, insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak..." diyor. Jale şaşkındı:- Allah Allah! Böyle hiç düşünmemiştim. Zannediyorum hepsi de îmânından kaynaklanıyor. Arkadaşlarım duysalar size "Uzaylı" der, pek şaşırırlar Doktor'um!- Bu devrin hastalığı maalesef Jale Hanım. Öfke karaciğeri, keder akciğeri, üzüntü mideyi, stres kalp ve beyni, korku böbrekleri yorar. Bunlar vücutta artınca ve devamlıysa o organ hasta olur, kullanılamaz hâle gelir, Allah muhafaza.- Çare!- Çare, yönünü doğru tarafa yani Allahü teâlâya çevirmekte. Allah'ı hatırlayıp anmak en büyük şifadır.- Şifa mı dediniz- Kur'ân-ı kerimde "Kalpler ancak Allah'ı zikretmek ile huzur bulur." Rad suresi yirmi sekizinci âyet-i kerimesinde böyle buyruluyor.- Bana hitap etmiyor bu dediklerin!- Herkese hitap ediyor. Dervişe sormuşlar; huzur ve mutluluk nedir diye- Onlar da anlarlar mıymış hayattan- Anlarlar mı anlamazlar mı o kadarını bilemem ama baba laflar etmişler. "İnandığım yolda inandığım kişiyle beraber yürümek" demiş.- İşi dolaştırıp inanmaya getiriyorsun Doktor'um. İlim, fen, sanat denilen şeyler yok ortada. Onlardan koparamazsın bizi!- Koparmak da nereden çıktı- Mesela yani!- İnanmak, tabiri caizse insanın fabrika ayarlarında var aslında. Düşen bir tayyarede, şimdiki gençlik bunu da anlamaz, yani uçakta bir ateistin olmayacağı ifadesi de buna işaret eder. Bir toplantı sonrası sohbet ettiğim İngiliz ateist, inanmamanın zorluklarından bahsetmiş "Siz inananlar daha rahatsınız..." demişti. Hakikaten de ölüm sonrası yok olacağını, hesap gününün gelmeyeceğini, adaletin yerine getirilmeyeceğini düşünmek kolay değil... Evet inanmak; teslimiyettir, huzuru baştan yakalamaktır.- Birçok ilim adamı nefret etmiş ama!- Albert Einstein "Korkarım ki bir gün teknoloji, insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya