"Hocam bizim evi size kim gösterdi"

Üst kattaki evinden aşağı inen adam "Erzurum'un neresindensiniz" diye tekrar soruyor. Narman'dan olduklarını öğrenince kendilerinin de Horasan'ın bir köyünden olduğunu söylüyor. Soru soruyu açınca koca Bursa'da bir baba dostu hemşehrilerinin kapısını çaldıkları anlaşılıyordu."Hadi gel de bu işe tesadüf de..." diyen Lütfü Hoca ve aile efratlarını apar topar hanelerinin üst katına çıkarıyorlar. Hizmet ikram ediliyor, hasretlik gideriliyor, yol yorgunluğu yerini keyifli sohbete bırakıyor. "Hocam bizim evi size kim gösterdi" diye soran baba dostuna "Kim olacak Alvarlı Efem! Çok darlanmıştık. Bir tarafta yol yorgunluğu, beri tarafta çocukların şaşkınlığı... Heyecanla olsa gerek ayakkabılarını kaybetmiş ufaklık. Her hâlde eşyalar indirilirken düştü haberleri olmadı" diye cevap veriyor.Bundan sonrasını en küçük mahdumu Sedat şöyle anlatıyor:-Sabahın ilk saatlerinde dahi kalabalık ve gürültülü gelmişti bu şehir. Bir bana mı Anacığımın beti benzi solmuştu. "Oğul biz buralarda kayboluruz! Kim bizi bulacak" diyor, ah çekiyordu. O kadar insanı, arabayı, hele devasa evleri bir arada hiç görmemiştik. Hâl böyle olunca yine bir korku kaplamıştı içimizi. 'Nereye gideriz, ne yaparız' diye düşünürken daha önce İstanbul'a gelen ailemizin en büyük oğlu Abdulkadir Abim çıkageldi. Onu görünce herkes rahatladı. En azından önümüzde bir kılavuz, rehber olacak, o ne derse ona uyulacaktı.Vakit kaybedilmeden Bursa'dan ayrıldık. Geçtiğimiz yollar araba kuyrukları ışıltılı caddeler aklımızı başımızdan almıştı. Ne kadar zaman geçti tam bilemiyorum ama