"Galiba daha iyi anladım şimdi!"

Tanju:

- Tamam, haklısın Jale'm. Vaktiyle bir genç rüyasında, çok sevdiği mübarek hocasının Cehennemlik olduğunu görmüş. Rüyayı ilk gördüğünde sıradan bir rüya diye mühimsememiş ama aynı rüyayı birkaç defa üst üste görünce "Bunda bir hikmet var..." diye düşünerek gördüğü rüyasını kendince tabir etmiş, yorumlamış ve bundan dolayı çok üzülmüş. Her gün de artarak devam etmiş bu kederi. Artık öyle bir hâl almış ki üzüntüsü dışarıdan da fark edilir olmuş. Herkes gibi mübarek zat da talebesinin bu hâlini görüp merak etmiş ve müsait bir zamanda da sormuş:

"Evladım senin neyin var Son günlerde yüzün hiç gülmüyor!" Delikanlı, başlangıçta sebebi söylemek istemeyip geçiştirmeye çalışsa da, ısrar karşısında açıklamak mecburiyetinde kalmış: "Muhterem Efendim, ben kaç defadır rüyamda sizin Cehennemlik olduğunuzu görüyorum. Üzüntüm ondandır!"

Güngörmüş tecrübeli gönül sultanı, şefkatle talebesine bakmış ve demiş ki: "Evladım, ben senin gördüğün rüyayı, yani kendimin Cehennemlik olduğunu kırk senedir görüyorum ama yine de ümitsiz ve isyankâr değilim. Doğru bildiğim yolda yürüyor, Allahü teâlânın emirlerini yerine getiriyorum, yasak ettiklerinden kaçınıyorum. Rabbim'e karşı kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Bana düşen de budur. Gerisi Allahü teâlânın bileceği iştir. O ne dilerse o olur! Kul kulluğunu yapmalıdır!"

- Galiba daha iyi anladım. Felsefeciler gibi yorum yapmak değil, ne emredilmişse tam inanıp istenilenleri noksansız yapmamız lazım. Takdir-i ilahi neyse o olur. Bizim vazifemiz sebepler âleminde sebeplere sıkı sıkıya sarılmaktır. Menkıbelerin bu yönü çok hoşuma gidiyor, tıkanık zihinlere nur olup uçsuz bucaksız ufuklar açıyor. Bu kısa hikâye üzerimdeki kurşunî bulutları dağıtmaya yetti.

- Hazreti Mevlânâ ne buyurmuş

- Ne

- Bütün kalbiyle insanoğluna sesleniyor "Üzülme" diyor ve devam ediyor: "Bir yandan korku, bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun. Malumunuz, tek kanatla uçulmaz zaten..."