Doktorumun duâsına canı gönülden "âmin" dedim...

Jale'nin kafası karışmıştı:- Ama gazinoya pavyona kendi isteğimizle gidiyoruz.- Onun için de günah işliyorsunuz. Burada demek istediğim: Bugün seni bu duruma getiren Hak teâlâ, yarın seni, beğenmediğin şahsın durumuna indirebilir, onu da senin durumuna yükseltebilir, buna Kâdirdir. Bunu böyle bil ve gereğince yaşa!- Derin mevzular vesselâm!- Cenâb-ı Allah, cümlemizi kendisine layık kul, Habibi'ne layık ümmet eylesin...Doktorumun bu duâsına canı gönülden "Âmin" demiş, her şeyin Rabbimizden olduğuna inancım bir kat daha artmıştı."Çok mesafe almalıydım..." diye düşünüyordum ki ikinci zarf gözüme takıldı. Kalktım aldım. Üzerinde:"İnsanlar tek bir kötü davranışınızla, bütün güzel maziyi, geçmişi siler.Allahü teâlâ ise bir tövbenizle bütün kötü geçmişinizi siler..." yazılıydı. Onun altında da daha büyük harflerle:"YÜZÜ KARA KIZINIZDAN AK ANAYA..." diye...Titreyen elimle zarfı aldım, kelebek hassasiyetiyle göğsüme bastırdım ağladım ağladım...Gönül şehrini yapmak ve sağlamlaştırmak gözyaşı ile sulamakla mümkünmüş. Ağla gözlerim, kanlı yaş gelene kadar ağla. Zaten Doktorum da "AĞLAMAK İLAÇTIR" demişti.Ömürler rüzgâr gibi geçip gidiyor fakat zannetme ki rüzgârdandır; emir Hakk'ındır. Ömür yel gibi geçecektir, o hâlde ömrün kıymeti yok, kıymetli olan ebedî hayata götüren gönül devletidir. Onun da imârı yalnız gözyaşıylaymış... Ağlamaktır benim işim,Ağla gözüm şimdengerü.Irmak ola kanlı yaşım,Çağla gözüm şimdengerü. Huda bizi attı oda,Yanmak oldu bize gıda.Ömrüm oldukça dünyada.Gülme gözüm şimdengerü. Bilme yârin n'olduğunu.Ömür gülü solduğunu,Gece gündüz olduğunu,Bilme gözüm şimdengerü. Aldanma dünya malına,Ağudur sunma balına.Düşüp dünya hayaline.Dalma gözüm