Anlatacaklarını pek merak ediyorlardı!..

Keçesor'daki hadiseyi duymayan yoktu ama herkes bir şeyler ilave etmiş veya eksiltmiş, farklı taraflara çekilmişti iş... Gözlerini yine uzaklara dikti Lütfü Hoca pek efkârlanmıştı. O öyle meyus olunca bu sefer tam tekmil herkes de sessizce kalakaldı. Dışarıdaki rüzgâr da dinmiş, ay da bulutların arkasına gizlenmiş, hepten batmıştı. Lütfü Hocanın yakınından yanık, ağlamaklı bir ses hafiften hafiften yükselmeye başladı. Millet böyle içli sese hasretti. Bu hasretten mi, yoksa manevi havanın yüksekliğinden mi kaynaklanıyordu bu yanık Etem Babanın sesi Bütün davetliler gözü yaşlı dinledi, herkes mest olmuştu. Ruhları alıp başka diyarlara götüren ilahi kıpırdamadan dinlendi... O ağlıyor, okuyan ağlıyor, dinleyenler ağlıyordu. Hazer kıl, kırma kalbin kimsenin canını incitme! Esir-i gurbet-i nalan olan insanı incitme! Tarik-i aşkda bi-çareyi hicranı incitme! Sabır kıl her belaya, hane-i rahmanı incitme! Felekte hasılı insan isen bir canı incitme! Günahkâr olma, fahr-i âlem-i zi-şânı incitme! İlahi tamamlandı, yeni gelenlere merhaba dendi. Dün akşamki Sağır Hocalara gelenlerden eksilme olmadığı gibi bütün Çakimetler ve yakın komşuların tamamı gelmiş oda lebalep dolmuştu. Hocanın anlatacaklarını pek merak ediyorlardı Keçesor'daki hadiseyi duymayan yoktu ama herkes bir şeyler ilave etmiş veya eksiltmiş, farklı taraflara çekilmişti iş. Etem Baba ilahiyi okumakla Lütfü Hocayı âdeta tetiklemişti. Efe hazretlerinden duyduğunu aynen onun gibi okumaya başladı