En çokhadîs rivâyetedenler

Dünkü makâlemizde, hadîs târihinin 4 döneminden kitâbet, tedvîn ve tasnif dönemlerini ele almıştık; bugün de bir nebze "Tehzîb" döneminden bahsedip ondan sonra hadîs rivâyeti konusuna geçelim. "Tehzîb" dönemi, 4-5. asrın ortalarından başlayıp günümüze kadar devâm etmektedir. Bu devre, hadîs eserleri üzerinde, yeniden tasnîf, cem', tedkîk, şerh, değerlendirme ve benzeri çalışmalarla daha kullanışlı hâle getirme devresidir.

Peygamberimizin söz, fiil (iş), takrîr (onay) ve hâllerini, usûlüne uygun olarak alıp nakleden ilme "Rivâyetül-hadîsMustalahul-hadîsUsûl-i hadîs İlmi" denilir. Hadîs-i şerîflerin senedli veya senedsiz olarak nakledilmesine "Rivâyet" denilmektedir. Bu iş, nakledilen bir sözü veya işi, kimin kimden aldığını belirterek, onu söyleyenine veya yapanına nisbet etmektir. Hadîsi senedi ile veya usûlüne uygun olarak nakleden kimseye "Müsnid" denilir. Hadîsi nakleden kişiye de "Râvî" denilmektedir. Rivâyet asrı, hicrî ilk üç asırdır. Hadîs rivâyetinde ilk 4 tabaka, "Sahâbe", "Tâbiîn", "Tebe-i Tâbiîn" ve "Etbâ-ı Tebe-i Tâbiîn" tabakalarıdır.

Peygamberimiz, hicretten hemen sonra, ilk olarak 3 iş yaptı: "Mescid-i Nebevî"yi inşâ ettirdi; "Muhacirûn" ile "Ensâr"ı kardeş yaptı; bir de Mescid-i Nebevînin arkasına bir "SuffeÇardak" yaptırdı. Burada kalan kimselere "Eshâb-ı suffe" denilirdi ki bunlar, sulh zamanında talebe, harp zamanında mücâhidîn idiler. Orası, ilk "Dârul-Kur'ânKur'ân kursu", ilk "Dârul-hadîs", ilk yurt, ilk kışla gibi pekçok şeyin ilki idi. Orada kalanların sayısı, 100'ü geçmiştir. Onlar, inen âyet-i kerîmeleri ve vârid olan hadîs-i şerîfleri ezberler, aralarında müzâkere yapar ve diğer sahâbîlere de naklederlerdi. Sahâbe-i kirâm, Peygamber Efendimizin hadîs-i şerîflerine çok önem verirlerdi...

Hadîs rivâyeti söz konusu olunca, "Müksirûn" ve "Mukıllûn" terimlerinin bilinmesi gerekir. 1.000'den az hadîs rivâyet edenlere, "Mukıllûn"