"Ehl-i Hak" kimlerdir

İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Her Müslümân, Ehl-i sünnet itikâdını öğrenmeli, îmânını buna göre düzeltmelidir..." "Ehl-i Hak" terimi, Akâid, Mezhepler Târihi ve İslâm Târihi kitaplarında, "Doğru yolda olanlar" manâsında kullanılan bir ıstılâhtır. Bu tabîr, Ehl-i Sünnet Müslümânlar için kullanılmıştır. Allahü teâlânın her günâhı affedebileceği, ama en büyük günâh olan şirki affetmeyeceği Kur'ân-ı kerîmde yazılıdır. Onun için, muhakkak itikâdımızı düzeltmeliyiz. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "İtikâd edilecek şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyâmette Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikâd doğru olup da işlerde ibâdetleri yapmakta, harâmlardan kaçmakta gevşeklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de af olabilir. Eğer af olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. İşin aslı, temeli itikâdı düzeltmektir." Mektûbât-ı Rabbâniyye, I 193 Yine İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki: "Her Müslümân, Ehl-i sünnet itikâdını öğrenmeli, îmânını buna göre düzeltmelidir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı olan itikâda uymayan fenâ, bozuk itikâdlar, îmânlar, ya'nî bunlara gönül bağlamak, gönlü öldüren bir zehirdir. İnsanı sonsuz azâba götürür. Amelde, ibâdetlerde tembellik, gevşeklik olursa, affolunabilir. Ama itikâdda gevşek davranmak affolunmaz. Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Allah âhirette şirki küfrü, bozuk îmânı aslâ affetmez. Diğer bütün günâhları ise, istediği kimselerden affeder." Nisâ, 48 O hâlde, ölmeden önce itikâdı düzeltmelidir." Mektûbât-ı Rabbâniyye, II 67 Görüldüğü gibi, şirk yani küfür üzere ölen kimse, ebedî olarak Cehennemde kalır. Dünyâda iken, ya'nî ölmeden önce şirke küfre düşen kimse, tevbe ederse affolur. Bir kâfir, kâfirliğine tevbe ederse, tertemiz, günâhsız Müslümân olur. Bir Müslümân da şirke küfre düşerek kâfir olur, sonra pişmân olup tevbe ederse, yine Müslümân olur. Tevbe etmek için yalnız Kelime-i şehâdet söylemek kâfî değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmek lâzımdır. "Allah şirki affetmez" sözü yanlış anlaşılmaktadır. Şirk