Cemiyetlerin huzurlu olması için...

İnsanlar, yasaklara uymadıklarında, huzûrsuz olmuşlar, râhatları bozulmuş, ahlâksızlık ve haksızlık bütün cemiyeti sarmıştır... Allahü teâlâ, pekçok hikmetlere mebnî, Hazret-i Âdem babamız (aleyhisselâm) ile Hazret-i Havvâ vâlidemizi (radıyallahü anhâ), Cennetten çıkarıp dünyâya göndermiş; böylece bu dünyâda beşerî hayât başlamıştır. Bilindiği üzere, Allahü teâlâ, beşeriyeti, daha ilk insandan i'tibâren muallimsiz, mürşidsiz, rehbersiz, kılavuzsuz, öndersiz, muktedâbihsiz, rol modelsiz bırakmamıştır. Allahü teâlânın, kullarına, râzı olduğu yolu göstermek için, çeşitli kavimlere, zaman zaman Peygamberler gönderdiği, akl-ı selîm sâhibi herkes tarafından kabul edilecek olan çok açık bir husûstur. Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan itibâren, Peygamberleri vâsıtasıyla kullarına emirlerini ve yasaklarını, beğendiği ve beğenmediği işleri bildirmiştir. İnsanlar, Peygamberlere tâbi olup, emir ve yasaklara uydukları müddetçe, huzûrlu ve râhat birer hayât yaşamışlar, birbirlerini sevip saymışlardır. Emirlere ve yasaklara uymadıklarında ise, huzûrsuz olmuşlar, râhatları bozulmuş, ahlâksızlık ve haksızlık bütün cemiyeti sarmıştır. İyi insan, iyi ahlâklı insan demektir. Dînimiz iyi huylar edinmemizi, kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir. İyi bir Müslümân olmak için, güzel ahlâka sahip olmak, kötü ahlâktan uzak durmak gerekir. Ancak bununla dünyâ ve âhiret saâdeti elde edilebilir. Güzel ahlâka sâhip kimselere gıpta etmek, onlar gibi olmaya gayret etmek gerekir. Güzel ahlâk, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla arkadaşlık etmekle elde edilir. Kötü ahlâk da bunun tersidir. Yanî câhil kalmak, edepsiz olmak, kötü insanlarla arkadaşlık etmekten hâsıl olur. Allahü teâlâ, Kalem sûre-i celîlesinde, Peygamber Efendimizi överken: "Muhakkak ki sen, büyük bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 4) buyurmuştur. Hazret-i Ayşe annemize (radıyallahü anhâ), Peygamberimizin ahlâkı sorulduğunda: "Onun ahlâkı, Kur'ân ahlâkından ibâretti" buyurmuştur. Kur'ân-ı kerîmde bir âyet-i kerimede