Gönüllere göre aday

Kendisine yönelik beklentiyle yarattığı hayal kırıklığı arasındaki değişimin bu kadar hızlı olduğu bir başka siyasetçi daha var mı Muharrem İnce'den başka Seçimi kaybettiği gece ona gerçekten inanmış insanları yüzüstü bıraktı, ortadan kaybolarak umuda ihanet etti ve seçimden önce bol bol atıp tuttuğu, sahip çıkacağını söylediği meydanı boş bıraktı. O günden beri de Muharrem İnce diye birisi yok Türk siyasetinde.Ama sosyal medyada var. Seçmendeki karşılılığı Kanye West'in Amerikan başkanlığı adaylığından farksız ama bir süredir kurduğu troll hesapları ordusuyla kendisine alan açıyor. Örgütlü ve kalabalık İnce'nin sosyal medya ordusu. Sosyal medya anketlerinde onun adını birinci çıkarıyor, eleştirene düzenli saldırıya geçiyor, hayatı ve siyaseti sanal dünyadan ibaret sananlarıysa kandırabiliyor. Normal şartlarda görmezden gelinmesi gereken bir karakter olmasına rağmen bugün benim bile aklımı işgal edebiliyor. Ama ben onu siyasi bir aktör değil bir bot hesap olarak değerlendiriyorum. KENDİSİNİ HİÇ GELİŞTİRMEMİŞ Muharrem İnce rüzgarı olduğu kesin, ama bu rüzgarı estirenlerin troll hesaplar olduğunu gazeteci Nevşin Mengü belgesiyleyani IP adresleri ve hesap isimleriyleortaya çıkardı. İnce bu duruma çok bozulmuş ve önceki gün Mengü'ye telefon ederek tacize varacak bir üslupla çıkışmış. İnce'nin özellikle kadın gazetecilere yönelik üslubu sıkıntılı. İzlemenizi tavsiye ederim, Mengü onun çok güzel taklidini yapıyor. Halbuki Kılıçdaroğlu'nun adaylığı henüz netleşmemişken ben bile İnce'nin dışına itildiği siyaset sahnesinde olgunlaşmış bir alternatif olarak dönebileceğini kendi kendime düşünüyordum. Deprem olduktan sonra hemen bölgeye varması, elindeki telefonla durumu bildirmesi epey faydalıydı. Yalova depremini yaşadığı için Güneydoğu'daki depremde de nasıl davranılması ve hangi temel ihtiyaçların sağlanması gerektiğini biliyordu. Bu tecrübelerini televizyonda Fatih Altaylı'ya da anlattı. O programı izlemenizi tavsiye ederim. İlk birkaç dakikasında mükemmel bir Muharrem İnce var. Dersine çalışmış, konusuna hakim, net ve doğrudan konuşan, özlediğimiz türde bir siyasetçi. Ama elinde cephene beş dakika içinde bitiyor ve benim Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında onu Şener Şen'in abartılı hikayeler anlatan "Ziya" karakterine benzetmeme neden olan karakterine hemen bürünüveriyor. Bir siyasetçinin büyük bir seçim yenilgisinden sonra bir taş üstüne taş koymayıp, hala işi sadece laf salatasıyla götürebileceğini düşünmesi İnce'nin en büyük engeli. Bilgiye değil üsluba fazla güvenmesiydi. Aradan geçen beş sene içinde kendisini bilgi anlamında geliştirmediği gibi pek çok kişiyi tavlamasına rağmen seçimi kazanamamasında kendi payı da olduğunu düşünmüyor. Piyasada bir ürün tutmadıysa onu geliştirip yeniden sunmak bir seçenek olabilir, ama aynı ürünü aynı şekilde, üstelik aynı ambalajla pazarlamanın sonucu bellidir. Seçmenlerin tamamı sandığımız kadar aptal değil, dahası herkesi aynı anda kandıramazsınız. Beş sene, özellikle genç nüfusun etkisiyle, Türkiye'de çok uzun ve insanın değişimine fırsat tanıyan bir süre. Seçmenin tercihleri de değişti, gelişti. Artık konusuna hakim siyasetçiler daha fazla kabul görüyor. İYİ Parti'de Bilge Yılmaz'ın ya da Ankara'dan Mansur Yavaş'ın yıldızının parlaması gibi. Bu isimler laf kalabalığı yapmıyor ve sadece bildikleri konuda konuşuyor. Hakim oldukları konunun dışına çıkmadıkları için de söyledikleri havada kalmıyor. Her şey bir yana, büyük bir kavga, uzlaşma, restleşme ve tedirginlikten sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun etrafında kenetlenmiş muhalefette değişim