Şair şiirinde yaşar! - Metin PEKER

Şairler de ölür. Şiir ölmez ama. Ama şairler dimdik ölür. Şiir ölmez ama. Şairler erken de ölse geç de dimdik durur, bir kavak ağacı gibi dimdik. Şiir ölmez ama. Nâzım Hikmet öldü ama. Şiiri ölmez ama. Nâzım Hikmet direnmelerin, dirilişlerin bağrında öle kalka, veda etti bu dünyaya. Ama dirildi şiiriyle. Yaşadığı dönemden daha çok aramızda şiiriyle.O asi bir nehir gibi, benliğini bir mitralyöz gibi kullana kullana gitti. O veda ettiğinden beri, şiirleri, o asi nehir, akıp duruyor Türkiye'de ve yeryüzündeki her kara parçasında...'UÇURUMDA AÇAN'Karikatür, Nâzım Hikmet'in ödün vermez kardeşi de dünyada değişim için, kötülüğü iyilikle değiştirmek için, yoksulluğu emeğin hak edişiyle değiştirmek için, cehaleti eğitimle geriletip değiştirmek için var oldu hep. Çünkü keskin çizgi sanatı, has çizginin sanatıdır. Has çizgideki bu doğurganlık, alnını yukarda tutmalar tam da Nâzım Hikmetçe, "Alnı yukardakırmızı boyun atkısı rüzgârda, yürüyor.Yürüyor adım adımYürüyor ağır ağıryürüyor...Rüzgâr deniz gibi köpürüyoresiyor deniz rüzgâr gibi.Akıyor iki yandan ışıklardüşen yıldızlar gibi."yi çağrıştırmıyor muNâzım Hikmet'in yozluğa, eşitsizliğe, baskıya prim vermeyen öz kardeşi karikatür, onun için, Nâzım Hikmet şiirleri gibi rahatsızlık vermiştir egemenlere..."Sandalyenizi uçurumun kenarına yaklaştırın, size bir hikâye anlatacağım," demez mi usta yazar Fitzgerald. Peki Nâzım Hikmet uçurumun kenarında durarak ezilenlerin hikâyesini, özgürlüğün hikâyesini, şiir olarak yazmadı mı O uçurumun kenarında yaşadığı zaman, uçurumun kıyısına yaklaşabilenler pek yoktu. Ama karikatür o netameli günlerde, yani Nâzım Hikmet'in uçurum kenarında başını uçuruma çivilediği, uçurumlara tirat çektiği o günlerde de vakur ve onurlu bir tutumun içerisindeydi.Uçurum dedik. Cemal Süreya uçurum ve Nâzım Hikmet'i "Uçurumda Açan" şiirinde ne de güzel bir araya getirmekte değil mi"Divan, Nâzım Hikmet, İkinci YeniKaç gündür adını düşünüyorumNe demiş uçurumda açan çiçekYurdumsun ey uçurum!"Aslında uçuruma sürüklenmiş, uçurumlaştırılmış bir yurdu göğsünü gere gere sahiplenmek ancak Nâzımca mümkündü. Ve o da bunu Nazımca yaptı zaten.Şimdi, şairin ölüm yıldönümündeyiz yine... O uzak topraklarda dinlenmeye çekilmiş bedeni, yurdunun acılarını her duyuşunda titriyordur. Bundan eminiz. Çünkü ona yakın, onun