Okullara imam görevlendirilmesi - Mustafa GAZALCI

İktidar, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra anayasayı ve eğitimi din kurallarına göre değiştirmek için yeni yeni adımlar atıyor. Bir yandan başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğini TBMM'ye getirirken bir yandan da yaptığı protokollerle okullara imam, din adamları görevlendiriyor. Laik Cumhuriyetten, Öğretim Birliği'nden, demokratik düzenden daha çok uzaklaşıyor. Din ağırlıklı bir devlet yönetimine doğru koşuyor. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar işin başında 3 Mart 1924'te üç devrim yasasını çıkararak halk egemenliğine dayanan laik Cumhuriyeti yasal güvence altına aldı. Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) yasasıyla Osmanlı'dan beri sürüp gelen dinsel ve bilimsel ikili eğitime son verdi. Bütün eğitim aşamalarında laik, bilimsel eğitim öngörüldü.Bu anlayış zaman zaman aksasa da AKP dönemine değin aralıksız sürdü. Sonra yapılan düzenlemelerle adım adım laiklikten, bilimsel eğitimden uzaklaşıldı. Özellikle 2012'de getirilen 444 düzenlemesiyle, eğitim yoğun bir biçimde dinselleştirildi. Milli Eğitim Bakanlığı'nı Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikatlar sardı. Okulla caminin işlevi birbirine karıştırıldı.İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile il müftülüğü "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) adlı bir protokol imzaladı. Bu protokole göre her aşamadaki okula manevi danışmanlık adı altında 842 imam, din görevlisi atandı. Benzer görevlendirmeler Eskişehir'de de yapıldı. Bu din adamları, "Aklıselim, kalbi selim ve zevki selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler yetiştirmesine katkı" sunacaklarmış. Arapça tamlamalarla açıklanan bu amacı, öğretmenlik eğitimi yerine dinsel eğitim alan kişiler sağlayacakmış. Umarım aklıselim egemen olur, bu uygulamadan hemen dönülür.HUKUKA, EĞİTİM BİLİME AYKIRIHer şeyden önce bu uygulama hukuka uygun değil. Anayasanın başta 42. maddesi "çağdaş bilim ve eğitim esaslarına", 1739 sayılı Milli Eğitim Yasası'nın (METY) 2. maddesi "hür