Demokrasi ve düzen - Ali Kerem Korkmaz

1960'ların, 1970'lerin demokrasi anlayışıyla günümüzün demokrasi anlayışı farklıdır. 20. yüzyılın dünyasında öyle veya böyle dünyada bir sosyalist deneyimin, bir sosyalist seçeneğin bulunması dönemin tüm tartışmalarını etkiliyordu. Kavramlar bu ikilikten besleniyordu. 1989- 1991 arasında SSCB'nin dağılması ve Doğu Bloku'nun yıkılmasıyla, insanların algısında demokrasi ve liberalizm eşitlendi. Liberalizmle, demokrasi hedeflendi. Kopenhag Kriterleri ve serbest piyasa ekonomisi, demokrasiye şart koşuldu. Pek çok tartışma gibi çeşitlilik yerini tek tipçiliğe bıraktı.1960'lardan sonra Doğan Avcıoğlu, "cici demokrasi", "Filipin demokrasisi" gibi, daha önceden pek çoğumuzun duymadığı kavramlarla, köklü bir demokrasi eleştirisi yaptı. Demokrasinin bir biçim değil öz olarak kavranması gerektiğini ifade etti. Avcıoğlu'na göre, demokrasi amaç değil, araçtı. Demokratik araçlarla, amaçlara ulaşılabileceğini düşünüyordu. Sonuçta önemli olan, amaçlardı. Avcıoğlu'ndan ders ve miras olarak alınması gereken tam da budur.Ortaya bir görüş atarken veya siyaset yaparken hangi sınıf için, neleri istediğimizi söylemek gerekir. Bugün konuşmaların, yorumların büyük bölümünde sınıfsal tahlil eksiktir. Oysa demokrasiye sınıfsal bir öz kazandırmak zorunludur. Çünkü halktan kopuk, halka dayanmayan bir demokrasi olamaz.Türkiye'nin önünde iki seçenek vardır. Birincisi iktidar, ikincisi düzen değişikliğidir. İktidardan önce, düzeni tartışmak gerekir. Çünkü iktidar değişikliğinin, düzen değişikliği değil olmadığı düzenin yenilenmesinden