Asgari ücrette eşitlendik - Mahmut Aslan

Geçen bir yılda kamu işçilerinin yoksullaşmasını engellemek üzere ne iktidardan ne de üstüne ölü toprağı serpilen sendikalardan doğru düzgün bir "ses" çıkmadı. Sesleri meydanlarda yankılanması gereken emekçiler ise "biat toplumunun" bir sonucu olarak günden güne sessizleşti. Sadece kamu işçisi değil genel olarak tüm emekçilerin gelirlerinde ciddi bir azalma oldu. TÜİK'in açıkladığı büyüme verilere göre emekçilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 30.1'den yüzde 26.5'e düştü. Sermayenin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 52.5'ten yüzde 54.5'e yükseldi. Emekçi yoksullaştı, sermaye emeğin hakkından alarak zenginleşti. Yayımlanan son çalışma istatistiklerine göre 16.163.549 işçinin sadece 2.330.988'si sendika üyesidir. Kamu sektöründe çalışan işçilerin yüzde 79.76'sı, özel sektörde çalışan işçilerin ise yüzde 7.13'ü sendika üyesidir. Özel sektörde sendikalı işçi sayısı yok denecek kadar azdır. Kamuda ise Eylül 2011'de 410 bin olan yerel yönetimler dahil kamu işçisi sayısı Eylül 2021'de 1 milyon 253 bine yükselmiştir. Kamu istihdamında yaşanan 843 bin kişilik artışın temel sebebi taşeron işçilere kadro düzenlemesidir. Bu artış, toplu iş sözleşmesinden yararlanmada üyelik koşulu nedeniyle, sendikalaşmaya doğrudan yansımıştır. DİSKGenel-İş Sendikası'nın 11 Temmuz günü örgütlü olduğu bütün işyerlerinde yapacağı iş bırakma eylemi için yaptığı açıklamaya göre: "Geçmiş yıllarda yasal asgari ücretin birkaç katı ücret alan belediyelerin kadrolu işçileri bile bugün yasal asgari ücret civarına yaklaşmış durumdadır. Belediye şirketlerinde çalışan işçiler için ise durum çok daha vahim bir hale dönmüştür. Belediye şirketlerinin büyük bir bölümünde ücretler yasal asgari ücret düzeyindedir. Toplusözleşmeler ile kazanılan sosyal haklar dışında bırakıldığında belediyelerdeki tüm işçilerin ücretleri asgari ücret düzeyine sıkışmaktadır." Yani emekçiler asgari ücrette mahkûm edilmektedir. Kamu emekçilerinde yani memurlarda ise 2.746.681