PKK'nın Avrupa yapılanmasını ne kadar biliyoruz

Bundan birkaç yıl öncesi... İngiltere'nin bir şehrinde arada sırada uğradığım bir Türk restoranında bu kez her zamankinden farklı bir durum vardı. Restoranın camları kırılmıştı. Restoranın sahibiyle konuştuğumda ise duyduklarım şaşırtmıyordu. "PKK haraç istedi, vermedim. Bu ilk değil, daha önce de yaptılar." Polisin bir şey yapıp yapmadığını sorduğumda ise "daha önce de bulamamışlardı gerçi isteseler bulurlar" diyordu. Bunun vuku bulduğu İngiltere'nin her bir köşesi kamera kaynıyordu. İngiltere PKK'nın, ona yakın örgütlerin, mafyatik yapılanmaların merkez üslerinden biri. Tıpkı Fransa gibi. Mesela Paris'te bir süre kalan herkesin mutlaka bir PKK eylemine denk gelmesi muhtemeldir. Tabii o kadar sert bir sınır güvenliğinin ve sığınmacı karşıtı politikanın uygulandığı bu ülkelere bu kadar çok PKK'lının nasıl girebildiğini tahmin edersiniz. Geçtiğimiz günlerde bir tane ırkçının PKK bağlantılı bir yere saldırması ve sonrasında da Paris'teki PKK'lıların Paris'i yakıp yıkmaları fazlasıyla tartışıldı. Saldırıya ve sonrasında PKK'lıların ortalığı yıkmasına dair konuşulması gereken konular var. Daha önce de bir göçmen merkezine kılıçla (yanlış okumadınız!) saldırmış birisi olan ırkçı saldırganın şartlı tahliye edildikten 1 ay sonra bu saldırıyı yaptığı ortaya çıktı. Böylesine sicili olan bir ırkçının nasıl böyle şartlı salıverildiği, neden uzun süre ceza almadığı büyük bir soru işareti. Bu durumda bu ırkçı kişi ve yapıların Avrupa devletlerinin çeşitli unsurları tarafından nasıl korunup kollandığı akıllara geliyor. Herhalde bu ırkçı başında "Ahmet" yazdığı ve kendilerinden daha koyu tenli insanlar girip çıktığı için yani onlar için tipik "Müslüman Ortadoğulular"a ait bir yer olarak görüldüğü için burayı hedef seçmişti. Saldırı sonrasında bu ırkçıyı yakalayansa Fransız polisi değildi. Bölgedeki kameralar da çalışmıyordu. Yandaki esnafa girip oradaki insanları öldürmeye çalışırken silahı tutukluk yapmış ve oradaki esnaf saldırganı yakalamıştı. Saldırı sonrasında PKK çevrelerinde saldırının Türkiye'nin bir ajanı tarafından yapıldığı iddiaları ne kadar saçma da olsa etrafa saçıldı. Ya kendi ırkçılarının suçunu örtbas etmek için ya da hadise baştan böyle planlandığı için Fransız medyası da bu pespaye dezenformasyona hemen destek verdi. Sonrasında da PKK'lı şehir teröristleri daha önce Türkiye'de yaptıklarına benzer bir şekilde Paris'i de yakıp yıkmaya başladı. PKK'nın Paris'i yakıp yıkmasına ise PKK'ya yakın bazı "yazar"ların "orayı Diyarbakır mı sandınız, Paris'te bunları yapamazsınız" diyerek tepki gösterdikleri görüldü. Çünkü bu PKK kafasına göre Diyarbakır'daki Kürt kardeşlerimizin canları da malları da Fransızlarınki kadar kıymetli değil. Yani Fransızlar kendi besledikleri yılanları tarafından sokulmaya başlamıştı. Bilindiği üzere ASALA'yı besleyip diplomatlarımızı şehit eden de Fransız derin yapılarıydı.