İsrail ve İran çatışmasının kazananı kim olacak

7 Ekim'den itibaren başlayan süreçte İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlar dünyada İsrail'e karşı önemli bir kamuoyu tepkisi ortaya çıkarmıştı. Her ne kadar ABD, İngiltere, Almanya gibi devletler İsrail'in tüm bu süreç boyunca arkasında yer alıp her türlü desteği vermiş olsa da artık hem bazı Avrupa ülkelerinde devlet düzeyinde hem de Batı dahil dünyanın sivil kamuoyunun önemli bir kısmında İsrail karşıtı bir iklim hakim olmuştu. İsrail, ABD için bile artık taşınması çok ağır bir yüke dönüşmeye başlamıştı. ABD'de kasımda gerçekleşecek Başkanlık seçimlerinde de Trump'ın en büyük vaadi ABD'yi dünyadaki kriz bölgelerinden geri çekmek ve bunun askerî, finansal maliyetinden kurtulmakken, bu yükle seçimle gitmek istemeyen rakibi Biden da artık İsrail'e ateşkes çağrıları yapmaya başlamıştı.

Dışarıda sıkışmış olan Netanyahu kendi iç kamuoyunda da 7 Ekim'den bu yana ciddi tepkilerle karşılaşıyordu. Ne rehinelerin hepsini kurtarabilmiş ne de çoluk-çocuk katlederek İsrail kamuoyundaki desteğini korumayı başarabilmişti.

Bu nedenle (bu köşede de daha önce tartıştığımız üzere) İsrail savaşı yaymak, İran'ı karşısına konumlandırarak ve İran'la çatışmanın tarafı olarak hem Batı'yı İran'a karşı tekrar arkasında hizalamayı hem İsrail'de düşen desteğini tahkim etmeyi hem de Gazze'de yaptığı katliamları gündemden düşürmeyi istiyordu.

Bunun için bugüne kadar İran'a ve vekil unsurlarına birçok saldırı yapıldı. Kasım Süleymani'nin ölüm yıldönümünde mezarının başındaki anmalar bile bombalandı. Lakin İran bugüne kadar sadece ama sadece söylem düzeyinde ve vekilleri üzerinden ABD ve İsrail'e karşı somut karşılıklar vermişti. Ortadoğu'da vekilleri üzerinden Sünnilere katliam yaparken gösterdiği "cesaret"i hiçbir zaman bu ikisine yönelik gösterip somut bir karşılık verememiş hatta en son da ABD'ye misilleme yapmak için Pakistan'ı vurmuştu(!).

Ama artık İsrail'in İran büyükelçiliğini vurması sonrası bırakın İran'ı, söz konusu büyükelçilik Papua Yeni Gine'nin bile olsa bir karşılık vermek zorunda kalırdı. Bunun Tahran'ı vurmaktan bir farkı bulunmuyordu. Bu açık bir savaş ilanıydı.

Zaten İsrail de baştan beri bunu planlıyor; savaşı yayarak Batı'nın ve kendi kamuoyunun düşen desteğini tekrar tahkim etmek istiyordu.

İran bu noktadan sonra bir karşılık vermese ne İran'ın bölgede bir caydırıcılığı ne de vekil unsurları üzerinde bir kontrolü kalırdı.

Esas daha da önemlisi mollaların rejimi ülke içinden gelen tepkileri hep ABDİsrail diye savuştururken artık içeride de hiçbir meşruiyeti kalmayacak; rejim ciddi bir krizle ve kendi halkının tepkisiyle karşı karşıya kalacaktı. Çünkü İran'da da rejim karşıtı kamuoyu uzun süredir çok güçlüydü ve ara ara rejim karşıtı büyük, kitlesel protestolar ülkenin büyük bölümünde patlak veriyordu.