İyi Parti'nin esas meselesi neydi

İyi Parti'nin hikayesini, kuruluşundan bugüne kadar gelen sürecini ve bugünkü akıbetini anlamak için İyi Parti'nin, kurucu kadrosunun tarihsel sürecinin, ideolojik çerçevesinin yeterince ele alınmadığı; meselenin sadece CHP ile yapılan veya yapılmayan ittifak üzerinden tartışıldığı görülüyor.

Öncelikle İyi Parti'yi kuran kadronun tarihsel ve ideolojik çizgisine bakmak gerekiyor. Bu kadronun önemli kısmının özelliklerine bakıldığında geçmişte henüz MHP bünyesindeyken bile AK Parti'yi Türk milliyetçiliği geleneğinin kavramları veya söylemiyle değil de CHP veya Sözcü Gazetesi ile paralel bir söylemle eleştiren isimler olarak geleneksel MHP tabanından ve teşkilatlarından ayrışmalarıyla dikkatleri çeken isimler olduğu görülüyordu. 2007 Cumhurbaşkanlığı ve E-Muhtıra krizlerinde de 2008 sonrası başörtüsü yasağının kaldırılması için Bahçeli liderliğindeki MHP'nin Meclis'te vesayete karşı AK Parti ile omuz omuza demokrasi ve özgürlükler mücadelesi vermesi de bu kadronun önemli bir kısmının çok da istediği bir durum değildi.

Yani aslında bir anlamda süreç 2015'ten önce başlamıştı ama ilk defa görünür hale gelmesi 2015'le birlikte olmuştu. 7 Haziran 2015'te yapılan genel seçimlerde uzun süre sonra ilk defa AK Parti tek başına iktidar olamamıştı. Bunun üzerine CHP ile HDP MHP'ye koalisyon teklifinde bulunmuş, MHP Lideri Devlet Bahçeli ise içinde HDP'nin olduğu bir koalisyon teklifini vatansever bir tavırla elinin tersiyle itmişti.

İşte MHP içinde Bahçeli'nin bu kararına itiraz sesleri çıkmaya başlamış, bu sesler sonrasında açıkça MHP içerisinde bir iktidar mücadelesi ve kurultaylar süreci getirmişti. Neticede bu grup MHP'den ayrılmış, 2017 Referandumu'nda CHP ile kol kola Hayır Cephesi'nde yer almıştı.

Yani İyi Parti'nin çıkış noktası salt bir MHP-içi iktidar mücadelesinin ötesindeydi. Türk Milliyetçileri içindeki ulusalcılaşarak Kemalistleşerek farklılaşan bir grubun ideolojik ayrılığı üzerine inşa edilmişti. Bu nedenle de İyi Parti kurulur kurulmaz CHP ile bu kadar çabuk ittifak yapıp hem söylemsel hem kavramsal hem de siyasal düzlemde özdeşleşebildi. Lakin CHP de Baykal'a yapılan FETÖ kumpasları ve Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasıyla dönüşmüştü. Yani CHP eski Kemalist CHP değil; sol-liberal, küreselci ve HDPDEM çizgisinde (ve onlarla ittifak yapan) bir CHP'ydi.

CHP'nin boşalttığı Kemalist alanı doldurmaya çalışmaya İyi Parti talip olunca milliyetçi-muhafazakar çoğunlukla arasına bir mesafe de koymuş oldu. Üstelik sonraki süreçte altılı masa ve HDP ile yapılmış ittifak denklemlerinde yer alması stratejik olarak da ideolojik olarak da büyük yanlıştı.