Şanlıurfa, Kahramanmaraş hizmetleri

ANADOLU YOLLARINDA NURLU HAKİKATLER NURLU YÜZLER (8)Pazar günü akşamı namazına Şanlıurfa'ya yetiştik. Haftanın ve günün yorgunluğuna rağmen muhteşem çok katlı dershanemizde dava arkadaşlarımız, dostlarımızla, doğunun o samimi ve sıcak kucaklaşmasını yaşadık. Tatlı bir kaynaşma, namaz, ikram, ders muhabbet gecenin belli bir saatine kadar sıcak bir ortamda ve dar çerçevede devam etti. Pandemi döneminin sıkıcı ve sınırlı havası herkeste olduğu gibi cemaatimiz arasında da bir hasret ve muhabbeti beklenir hale getirmiş. Zaten biz de hem kendimiz hem de dostlarımızla bu hali yaşamak için yollardayız. Kudsî hizmetlerimizi daha verimli, halis, meşrep ve meslekten sapmadan, menfiliklere ve olumsuzluklara takılmadan nasıl sürdürebiliriz Özellikle kendi çocuklarımızı ve geleceğin teminatı olan gençlerimizi asrın dehşetinden, ateizm, deizm gibi saçmalık ve yoldan sapmışlıktan nasıl kurtarabiliriz Her yerde olduğu gibi burada da konuşup müzakere ve fikir teatisinde bulunmaya devam ettik. Merhum ve çok ehli hizmet Yönetim Kurulu eski üyesi Ahmet Rüzgâr Ağabeyin hediye ettiği çok katlı, çok amaçlı, içinde mescidi, imamı da bulunan her türlü hizmete uygun muazzam Bediüzzaman Külliyesi'nin katlarını gezip o rahatlık ve huzurla odalarımızda istirahate çekildik. Şanlıurfa, Üstadımızın ifadesiyle, "taşı toprağıyla mübarek bir belde!" Tıpkı Mübarek Isparta gibi. Çünkü, kendisine emr-i hak orada vaki oldu! Mübarek ruhu orada kabzedildi. Halilürrahman dergâhına defnedildi. Bir müddet orada medfun bulundu. Daha sonra, 1960 İhtilâlini yapan menhus ruh tarafından Bediüzzaman'ın naâşı gizlice çıkartılıp sonra özel bir askerî uçakla alınıp ilkönce Afyon'a oradan da Isparta'ya nakledilip defnedildi. Şimdi ise mezarı meçhul. Ama Isparta civarına nakledildiği kesin. Çünkü sağlıklarında ben bu askerî uçağı kullanan dört personelden ikisinin canlı hatıralarını görüntüleriyle alıp kaydettiğim için bunları yazıyorum. Kayıtlar bendedir. Hâlâ da mübarek ruhu, himayet ve tasarrufu her yönüyle devam ediyor. Sabah namazını il temsilcisi Said Hocamızın mihmandarlığında, Hz. İbrahim'in, Üstadımızın ve Badıllı Abinin de mezarlarının olduğu, Şanlıurfa'nın meşhur Balıklıgöl haziresinde bulunan Halilürrahman Camii'nde kıldık. Sabah namazının farzından önce mevcut cemaat, Kadiri tarikatının geleneklerine göre sesli zikir yapıyorlarmış. Ona şahit olduk. Namazın farzından sonra da yerli cemaat, halka tutarak cehri zikre devam ettiler. Biz çıkıp Üstadımızın ilk olarak defnedildiği kabir makamını ziyaret edip, cami civarındaki Urfa'ya has özel kahvaltı ikramından sonra Urfa'ya veda ederek Birecik, Gaziantep, Kahramanmaraş istikametine doğru yolumuza devam ettik. Yol üzerindeki ilk durağımız şirin Birecik ilçemizdi. Oradaki arkadaşlarımızla rahmetin tecellisi Fırat Nehrinin kenarında bir mekânda yeşilin, mavinin gök kubbenin asuman serinlik ve derinliğinde hoş bir sohbet, güzel bir kısa ders eşliğinde hasret giderdik. Günler kısa, yol ve menzil uzun. Keşke zaman olsa da akşam buradaki değerli dostlarla sohbete devam etsek. İnşallah gelecek bir zamana deyip akşama Kahramanmaraş'a ulaşmamız lâzım geldiğini hatırlatıp, dostlarla vedalaşıyoruz. Öğle namazını orada bir camide kılıp Gaziantep'e kısa bir selâm vermek için uğradık. Kısa bir muhabbetten sonra Kahramanmaraş'a Türkoğlu ilçesine akşam namazına ulaştık. KAHRAMANMARAŞ HİZMETLERİ Kahramanmaraş'a ilk ziyaretlerim 1970'li yıllarda Risale-i Nurlar'la ilk tanıştığım zaman olmuştu. Nurculuk adına sürgün gönderildiğim Hatay'ın Hanyolu Köyü'nden her ayın ilk hafta sonu maaş almaya gelir, o hafta sonları da birçoğu şimdi ahiret âlemine irtihal eden, Üstadın elini öpüp duâsını alan ihlâslı ve büyük bir âlim olan Ali Sert Hocam, Rahmetli Hüseyin Bulut Abi, Minibüsçü Hüseyin Abi ve değerli hizmet fedaileriyle Hüseyin Abinin minibüsüyle grup olarak mutlaka bir il veya ilçeye ziyaret giderdik. Yol esnasında minibüste, marşlar, ilâhilerle coşar akşam da vardığımız il veya ilçede yapılan Risale-i Nur dersleriyle ruh ve kalp dünyalarımızı doyurarak gayrete gelirdik. Daha sonraki yıllarda da çeşitli vesilelerle bu diyarlara uğradığımız olmuştu. Ne hizmet erleri ahirete göçtü. Şimdikiler nöbeti devralmışlar hizmet devam ediyorlar. Ne mutlu! Gaziantep'ten sonra, mihmandarımız Osman Yiğit kardeşimizin isteği ve bilgilendirmesiyle, ilk defa tanıştığımız Gökçek ailesinin evine misafir olduk. Merhum babası çok iyi bir Yeni Asya aşığı olan Hanifi Bey ve oğlu Muhammed bizi öyle sıcak karşıladılar ki, sanki yıllardan beri bir akraba ve dostmuşuz sandık kendimizi. Samimiyet ve misafirperverlik ancak bu kadar olur. Akşam muhabbetinden sonra şehir merkezindeki geniş ve çok amaçlı dershanemize iştirak ettik. Yeni simalarla tanıştık. Allah bu kudsî hizmetlerde son nefesimize kadar hepimizi daim ettirsin inşallah. Amin. Dersten sonra da, cemaatten vefat eden bir bacımızın taziyesi için evlerine uğrayıp eşi, çocukları, akraba ve aile efradına taziyetlerimizi bildirip, Kur'ân okuyarak ayrıldık. Gece gideceğimiz ve misafir kalacağımız yer belliydi. Türkoğlu ilçesinin hatırı sayılır Gökçe ailesinin sorumlusu Hanifi Bey kararını vermiş ve bizi mutlaka evinde misafir edeceğini sıkı sıkıya tembihlemişti. Bu konuya, güzel Anadolu'nun asırların derinliğinden gelen o engin