NATO 'savaş' derse Ankara ne der

Pekin'de gerçekleşen Putin-Jinping görüşmesi ve çıktıları, son dönemin en sürprizli açılımlarından birini oluşturuyor. 'Sürpriz', şaşırtıcılığında değil; bir evvel yazdığımız gibi uzmanlar dışında herkes bunun geldiğini görmüştüGörüşme öncesi bir ortak siyasi belgenin açıklanacağının duyurulması beklentiyi yükseltse de bu kadarı beklenmiyordu. Sürpriz o. Çin, kimsenin tartışmalı bulamayacağı bir açıklıkla, ABD ve NATO'nun karşısında, Rusya'nın yanında yer aldıUkrayna krizi özelinde de Moskova'nın güvenlik taleplerine desteğini, NATO'nun genişlemesine reddiyesini imzalayıp dünyanın önüne koyduTabii şu anlaşılmasın; Batı-Rusya arasında savaş çıkarsa, Moskova'nın Çin'den talebi olacağı veya bunun sözünün Pekin tarafından verildiği anlamına gelmiyor. Zaten BM Güvenlik Konseyi'nde Çin-Rus safı açık biçimde izleniyor. Bu zaten bir şey. İkincisi ve Rusya'nın en üzerinde durduğu konu, Batı yaptırımlarını aşmak için Çin desteğini bulup-bulamayacağıydıÖnemi şu; zaten bir yaptırım düzeni var Rusya'nın üzerinde. Ukrayna'ya Rus ordusunun müdahalesi halinde Batı, ağır hatta görülmemiş ekonomik kuşatma uygulayacağını ilan etmişti. İşte Çin, bu yaptırımların Moskova üzerindeki etkisini durdurabilecek, bir diğer bakışla da 'ayarlayabilecek' güce sahip artık. Bu desteği vereceğini de, küresel megafon etkisi bulunan Olimpiyat'ın-ikili görüşmeler-zeminini de kullanarak duyurduPutin'in ziyareti sırasında Çin ile 115 milyar doları aşan yeni petrol ve gaz anlaşmaları imzalandı. Bu hal, Rusya-Avrupa müzakere masasında Kremlin'in elini yükseltecek. O açık. Krizin kontrolden çıkması durumunda, aynı değerde başka enerji hattının bulunması Avrupa'ya gidenin kaybını telafi ediyor. Her şey yolunda giderse de Rusya, hem Avrupa'ya gaz vermeye devam edecek hem Çin'i besleyecek. Çünkü iki enerji yolunun kaynakları farklı.Stratejik hamleler bunlar ama yine de asıl konu, Putin'in ABDBatı'ya vereceği yanıtın ne olacağı. Çok muhtemel, Batı'dan gelen yanıtı kabul etmeyecek. Etmeyecekse ne yapacak..Şu anki durum, geniş alanlı savaşı hâlâ düşük ihtimalde tutuyor. Çin'in verdiği destek Rusya'nın askerî adımını teşvik eder mi merakı, yüzdeyi sadece bir miktar yükseltiyor. Yüzde 10 en fazla 15 olur. Es geçilen, Rusya'nın Ukrayna'ya olası saldırısı hakkında Pekin'in ne düşündüğü. Jinping-Putin görüşmesinde konunun masaya gelmemiş olması düşünülemez. Bu durumda Çin'in böyle bir atağı öngörmediğini varsayabiliriz! Sonuçta Çin, 'yürü, kim tutar seni' demedi. 'Arkandayız' dedi!Bu durumda savaş ihtimali tamamen ABD'nin kararınaeylemine kalıyor. Donbass'a yönelik provokatif, milisler-CIA ve hatta Blackwater gibi pis unsurlar eliyle gerçekleştirilebilecek bir tahrik zorlaması savaşı Avrupa'ya getirebilir. Tercih ABD'nin. ABD'den her saat duyulan, 'asarız-keseriz' çığırtkanlığındaki 'gel-gel' politikası 'haklı mazeret arayışına' yaslanıyorABD'nin bu riski alıp "ayı'yı" dürtüklemesi karşısında Rusya'nın esnek davranmasını beklemek hayalcilik olurABD'nin Avrupa-Rusya sınırında kurduğu politika her ne ise geldiği nokta, kafasındaki Asya-Pasifik planınıdengesini de bozmaya başlamış görünüyorABD, Çin'i Asya-Pasifik, Rusya'yı Avrupa'da tecrit etmeye yönelik aklın işe yaramadığı gerçekliğiyle karşı karşıyaÇin-Rusya ortak bildirisi, Ukrayna ve Tayvan krizlerinin ötesinde küresel güvenlik paradigmalarında değişiklik talep ediyor, kalmıyor, açık