Türkiye-NATO: 70 uzun yıl

Batı ile yaşadığımız gelgitlerden NATO da payını alıyor. Doğal. 'NATO eşittir ABD' olduğundan, Türkiye'nin NATO tarihi aslında ABD ile tarihi. Bu yüzden, ABD ile yaşanan sıkıntılar NATO'yla ilişkilerimizi de sıklıkla darlıyorTürkiye'nin Kuzey Atlantik Paktı'na katılımını onaylayan TBMM oturumunda (1958) 410 milletvekili oy kullanmış. Konuşma yapan bütün partilerin temsilcileri güçlü destek konuşmaları yapmışlar. 'Hayır' yok. Evet: 409. Çekimser: 1. O bir kişi kimdir, neden 'çekimser' kalmıştır, hakim hava nedeniyle 'hayır' diyemediği için mi 'arada kalmıştır' merak etmemek mümkün değil. Ama kapalı oturumdur, ismini bile bilemiyoruzHâsılı NATO, 'bravo sesleri, sürekli ve şiddetli alkışlar'la, TBMM'nin 'tasvibine ittifakla mazhar' olmuşPeki aynı oylama bugün tekrarlansa, NATO üzerinde yeniden 'ittifakla ittifak' edilir mi..Kişisel kanaatim, evet edilir. Aynı coşku, istekle mi olur, sanmıyorum. Hatta bugüne kadar yaşanan arazlar da sıralanır ama.. "NATO'dan memnun değiliz ama üyelikten memnunuz"a bağlanır konuEsasen, ilgili resmi kuruluşlarımızın 70. yıl kutlama mesajlarında araya sıkıştırılan 'laf çarpmalar' da tam bu anlama geliyorDışişleri: " bu itibarla müttefiklerimizden de beklentimiz NATO'nun ortak paydasını oluşturan birlik ve dayanışma ruhunun eksiksiz sergilenmesidir"Doğaldır, devlet, uluslararası alanlarda sahip olduğu pozisyonlardan vazgeçmez. NATO'da böyle bir koltuğa sahibiz ve ağırlığımız artık daha fazla. Bir konuya abandığımızda, istemediğimiz gelişmeler eziliyor. Yani NATO'dan ayrılmak, Türkiye'den hazzetmeyen üyelere alan açmak olacağından akıllıca görülmüyorFakat asıl mesele; NATO'nun yeni dünya gerçeklerine uyum sağlayıp sağlayamayacağı. 'Uyum sağlama' yaşamsal dönüşüm manivelası olduğundan başarısızlık 'ölümle' sonuçlanabilir. 'Beyin ölümü' lafının çıktığı yer burası aslındaUkrayna krizinde görüldüğü gibi NATO hâlâ-üyeler mızmızlansa da-ABD dürtüklemesiyle hareket ediyor. Washington 'höt' der demez yerine oturan ülkeler şimdi de var. Ama o eski güzel günlerden eser yok. Kimse üzülsün istemem ama bir zamanlar biz de öyleydik. Kendimizi buluşumuz pek tazedir. Tam kıvamı tutturmuş da değilizNATO kendisine düşman bulamadıkça 'görev alanını ve konularını çeşitlendirdi'. Asli hedefi SSCB artık bulunmadığından ve nereye dalaşacağını bilemediği bir sürenin ardından bugün, 'küresel düzeni bozan her şey' ve-dahi 'her yer' olarak tarif edilebilecek misyon tutturmaya çalışıyorÇok kutuplu dünyada bunun nasıl olamayacağını izliyoruzTürkiye-NATO ilişkilerinin 70. yıldönümü vesilesiyle yapılan kimi resmi konuşmaları izledim. TSK içinde NATO sorumluluklarını yürütmekle görevlendirilmiş yüksek komutanların konuşmalarını dinlediğimde, 'çok fazla iş yüklenmişiz' izlenimine kapıldığımı söylemeliyim Ne işler yapıldığı sadece başlıklar halinde sayıldığında dahi sayfa boyu akıp-giden, akılda tutulması zor bir liste var. Bunlar gerçekten ihtiyaç mı Veya diğer üye ülkelerle kıyaslandığında onlar da bu kadar iş yapıyorlar mı merak etmemek zor. Askerî-teknik konulardır, bizim tüm yönleriyle bilmemiz mümkün değil. Ama şunu söylemek mümkün; nihayetinde 'kolordu seviyesinde' hizmet üretiliyor. Her NATO ülkesi bu kadar iş yapıyor olsa NATO'nun bu kadar sorunu olmaz, 'hadi Rusya'nın karşısına yürüyün' dendiğinde, herkes birbirini bu denli öne itmezdi gibi geliyorSiyasi tarafa gelinceAnkara, NATO hakkında karmaşık şeyler söylemiyor; 'NATO üyesiyiz, üstelik sıradan