Necati Doğru

Sözcü

Sanat ve başına cop vurduğun genç!

Sinema Sanatçısı Türkan Şoray ilk gün; "Gençlerimiz neden tutuklu Bu hepimizin en büyük yarası olmalıdır" demişti. Dün de yine sinema sanatçısı Ediz Hun, "Gençlerin sesini kesmek aslında geleceği karartmaktır" dedi. Sanat dünyasından gençlere sahip çıkan sadece Türkan Şoray ile Ediz Hun değildi. Yeni kuşak sanatçılar ilk günden gençlerin yanında o

MAHİR'i hapiste öldürünce!

19 Mart günü gözaltına alındı. 23 Mart günü tutuklandı. Silivri Cezaevi'ne kondu. 26 Mart akşamı şiddetli baş ağrısı ile "yüksek tansiyonu" onu hapishanede hücresinde yakaladı. Devlet hastanesine kaldırıldı. 1 gün sonra taburcu edildi. Yeniden hapishaneye kondu. 29 Mart günü tansiyonu yine ölüm riski sınırı olan 24'e çıktı, tekrar hastaneye kaldır

Narkoz etkisi bitti!

Son 15 gündür yaşadıklarımızın anlaşılır, mantıklı, vicdanlı bir açıklaması olmalı. Yaşadıklarımız "heybede büyük bir turp var narkozuyla" başladı. İstanbul'un belediye başkanı; "çete kurdu, devleti soydu" suçlamasıyla hapse konuldu. Heybedeki büyük turp buydu. Halk buna inanmadı. Diploması hileli ve geçersiz dediler. Halk ona da kanmadı. Meydanlar

Takoz!

Yazıya bir şiirle başlayacağım. Bence ülkemizin geleceği için bugünlerde açılan umut dolu, ışıklı kapıyı anlatıyor. Şiiri; ressam, yazar ve şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu, 60 yıl önce yazdı. Adını da "Üç Dil" koydu. En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Düşünüp rüya

Türkiye'ye açılan ışıklı kapı!

Türkiye'yi sarsıp sallayan 10 gün geride kaldı. Halkın yüzde 70'i aşan çoğunluğu; "kulluk bilincinden kurtulup yurttaşlık bilincine" taşınıp geldiğini meydanları doldurarak haykırdı. Güneş ufuktan doğdu. Öncülüğünü gençlerin çektiği ve geçim derdine düşmüş halkın da gençleri sahiplendiği; "demokrasiye ulaşma arzusu" mutlaka hedeflediği sonuca vara

25'liler!

Dün İstanbul Maltepe'de yapılan "Sen de Gel. Bu adaletsizlik son bulsun" mitingine elinde bayrak katılanların sayısı 2 milyonu aştı. Duygular, düşünceler, fikirler, umutlar, iyiyi, doğruyu, samimiyeti, sahiciliği, demokrasiyi, adaleti, fırsat eşitliğini arayışlar meydanlarda toplanmaya devam ediyor. Meydanlar dile geldi. "Duy artık" diyorlar. Ve "S

Güneş ufuktan doğunca!

Saraçhane'de Türkiye'yi silkeleyip sallayan 6 gecenin sonunda güneş ufuktan doğunca; 23 yıldır kendi turplarını heybede gizleyenler büyük turp arayışına geçti. Ya güneş doğacak! Ya karanlığa girecektik. SÖZCÜ TV'yi 10 günlüğüne karartılar. Zulmün topu var, güllesi var, kal' ası varsa Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır; Göz yumma güneşten,

Saraçhane'nin Saraçları!

Tarihçilerin yazdığına göre, Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra; bizzat kendisi planlayarak, kuralları kendisi koyarak ilk kurduğu birleştirici semt, Saraçhane olmuştu. Saraçhane parçaları birleştirmek, birbirine eklemek, dikmek, yapıştırmak için kurulmuştu. Fatih, İstanbul'u fethedince Yenişehir'den gelenler Yenimahalle'yi, Aksaray'dan

Halk Tayyip Erdoğan'ı sandığa gömdü!

Seçimle gelmiş Belediye Başkanının, sırf anketlerde önde gidiyor diye hapse konulduğu gün halk Tayyip Erdoğan'ı sandığa gömdü. Türkiye'de demokrasi devrimi yaşanıyor. Kadınlar ile gençler meydanları doldurarak bu devrimin öncüsü, yol göstericisi, buz kırıcısı, korkuyu savuşturan oldular. Diploması iptal edildi. Bir gün geçti, sabah vakti 20 otobüs

Meydanların sesi!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı; "çete kurmakla" suçlandı, gözaltına alındı. Meydanlar dolmaya başladı. Halkın çoğunluğu; İmamoğlu belediye parasını yediği ve yedirdiği için değil, Tayyip Erdoğan'ı "sandıkta yeneceği" için gözaltına alındığına inandı. Adalet. Demokrasi. Fırsat eşitliği. Türkiye bu 3 değerini yitirdi; bulmak, onlara yeniden ka